Merhaba dostlar
Bu kitabın geçen yılın son okuması olacağını düşünmüştüm ama #2024 'te okuduğum ilk kitap oldu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kampına gönderilen Macar yazar, kendi deneyimlerini anlattığı bu kitabı on iki yılda yazmış.
Hakkında çok şey okuduğum bir konu bu, yani toplama kampları ve Yahudi soykırımı. Artık pek de şaşırmam sanıyordum ama yine etkilenerek okuduğum bir hikâyeydi.
Bana diğer okumalardan farklı gelen yönlerini özetleyecek olursam: yazarın toplama kampına gittiği ilk dönemlerdeki masumiyeti, tesadüflerin yardımıyla (ya da kaderin) Auschwitz'den başka bir kampa gönderilmesi, bir deri bir kemik halde ve hasta olduğu dönemde kampta tedavi edilmeye çalışılması (şans herhalde), kurtuluştan sonra ülkesine döndüğünde orada hayatın normal akışında sürdüğünü görmesi, çalışma kamplarının ve Nazi zulmünün doğruluğuna inanmayan insanlar.
Hikâye elbette çok acı, yüreğe dokunan bir öykü. Yazar Nobel ödülü de almış. Daha önce Polisiye Bir Öykü isimli kitabını okumuştum. Yazım tarzı hakkındaki duygum değişmedi. Pek anlaşamadım kendisiyle.
Sevgiyle kalın