Çok zarif, çok hoş bir eserdi. Richard Skinner’ın kalemini sevdim, rahatlatıcı ve dinlendirici bir etkisi var. Erik Satie’nin kurgulanmış hayat öyküsünden kesitleri sahnelemiş bizim için. Sanki gerçekten Erik Satie anlatıyormuşçasına çevirdim sayfaları.
Ölümünden sonra, Araf’ta kendisinden tüm hayatının en değerli anısını seçmesi isteniyor bir hafta içinde. Hangisini seçmeliyim diye düşündükçe biz okurları hayatının önemli noktalarında ağırlıyor. Biz de her gün Erik Satie’nin anıları arasında dolaşıyoruz. Debusy ve Ravel ile sohbet ediyorsunuz. Paris sokaklarında turluyorsunuz, Brüksel caddelerini keşfediyorsunuz. Mister Takashi'ye anılarını anlatırken oradayım hissi alıyorsunu. Loulou ile Satie'nin hoş sohbertlerinde, ister isteme gülümsüyorsunuz. Kitabı okurken adı geçen eserlerin dinlemek büyük bir keyifti tabi...
Böyle eserlerin ülkemizde daha çok çevrilmesini temenni ediyorum. Hali hazırda kırık bir müzik dinleyicisi ve Oldschool bir rapper olarak böyle kitaplar ilgimi çekiyor.
Okumaktan çok keyif aldım. İyi ki okumuşum ve iyi ki tanımışım Erik Satie’yi dedim.