!!! Spoiler içerebilir
Kitap bir tren yolculuğunda aşkı savunan bir kadının fikirleriyle başlarken ilk hikayedeki ana karakterin karısını nasıl öldürdüğünü anlatmasiyla devam ediyor. Kitapta aşktan, nefretten, yazıldığı dönemin toplumsal ahlakından, kadının kolay elde edilecek bir nesne olarak görülmesinden bahsediyor. Ilk hikayedeki karakterin istekleri bizim toplumumuzdaki algiya cok benziyor, erkek oldugu icin kendisi bircok kisiyle gezip dolasip gözü açılmamış birini istiyor ve bunu yaparkende kadının sadece guzelligine bakarak onunla anlasacağını düşünüyor. Isin aslı evlenip bir arada kaldiktan sonra degisiyor kafasinda kurdugu o aşk yerini hemen nefrete dönüştürüyor. Kadının dusuncesine varlığına bile tahammül edemeyen bir adam oluşuyor. Bu da bize aslinda karsimizdaki kisiyi daha iyi tanımamiz ve onunla bir arada bulunmamizin gerekliligini gosteriyor.
Ikinci hikayeye gelince genc bir kızın toylugu, yalnizlik hissi ve babasinin olmayışı onu kendisinden yasca büyük bir insana yaklasmasina ve hayalini kurdugu her seyin gecici bir heves oldugunu fark etmesiyle derin bir mutsuzluga suruklemesinden bahsediyor.
