Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Yeni Kadınlar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Kadınlar sözleri ve alıntılarını, en yeni Kadınlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
GİYOTİN KURBANI KADINLAR Giyotinde yalnızca erkekler başlarını kaybetmediler. Onun öldürüp unuttuğu kadınlar da oldu, zira onlar Kraliçe Marie Antoinette kadar önemli değildiler. İşte üç örnek: Olympe de Gouges'un kafası, kadıların da vatandaş olduklarına inanmayı sürdürmesin diye 1793'te Fransız Devrimi tarafından uçuruldu; Marie-Louise Giraud, Fransız ailesine karsı suç teşkil eden davranışlarda bulunmaktan, yani kürtaj yapmaktan ötürü, 1943'te Paris'te idam sehpasına yürüdü; o sırada giyotin Münih'te bir kız öğrencinin Sophie Scholl'un kafasını, savaş ve Hitler karşıtı el ilanı dağıttığı için kesiyordu: "Ne üzücü," demişti Sophie. "Böylesine güzel bir gün, böyle bir güneş ve ben gitmek zorundayım."
Sayfa 135 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
BİR KADININ ÜZERİNE PENCERE (3) O zamanı kimse öldüremeyecek, asla, hiç kimse: Biz bile. Diyorum ki: Sen her nerede olursan ol ya da ben nerede olursam olayım. Takvim diyor ki o zaman, O zaman parçacığı artık yok; ama bu gece çıplak bedenim seni terlemekte.
Sayfa 121 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
Reklam
ALEV ALMAZ Mucizelerin yaratıcısı Sinyora Girardelli, 1820 civarında, Avrupalı seyircilerin gözlerinin yuvalarından frlamasına sebep oluyordu. Yanan mumlarla kollarını okşuyor, ateşin üzerinde yalınayak dans ediyor, ateşi elleriyle karıştırıyor, dumanı tüten kızgın demirlerin üzerine oturuyor, alevlerle banyo yapıyor, kızgın yağ ile ağzını çalkalıyor, ateş yutuyor, korları ağzında çiğniyor ve onları madeni sterlinlere dönüşmüş halde dışarı tükürüyordu... ve bunca yakıcı gösterinin ardından, kar rengi teniyle sapasağlam duran bedenini gösteriyor ve alkış yağmuruna tutuluyordu. "Hepsi numara,' diyorlardı her şeyde kusur bulanlar O hiçbir şey söylemiyordu.
Sayfa 120 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
CADILAR 1770 yılında çıkan bir ingiliz yasası hilekâr kadınları mahkum etti, Bu hainler, Majestelerinin tebaasındaki erkekleri cezbediyor ve parfümler, boyalar, kozmetik banyolar, takma dişler, peruklar, yün dolgular, korseler, kasnaklar, yüzükler, küpeler ve yüksek topuklu ayakkabılar gibi büyü malzemeleri kullanarak onları evliliğe sürüklüyoryorlardı. Bu düzenbazlıkların failleri diyordu yasa, geçerli yasalara 3408 büyücülükle yargılanacak ve evlilikleri geçersiz kılınarak iptal edilecektir. Geri teknoloji o listeye silikonlar, liposuction, botoks, estetik cerrahi ve diğer cerrahi ya da kimyasal hünerlerin eklenmesini engelledi.
Sayfa 119 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
GECE Uyumayı başaramıyorum. Gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. Eğer yapabilseydim ona gitmesini söyler- dim; ama boğazımda konuşmamı engelleyen bir kadın var.
Sayfa 110 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
VİCDANSIZLAR Aristoteles ne dediğini biliyordu: "Kadın deforme olmuş bir erkektir. Onda en temel unsur, yani ruh eksiktir." Plastik sanatlar, ruhsuz varlıkların girmesi yasak olan krallıklardı. On altıncı yüzylda Bolonya da, beş yüz yirmi dört erkek ressama karşılık yalnızca bir tek kadın ressam vardı. On yedinci yüzyılda Paris Akademisi'nde, dört yüz otuz beş erkek ressama karşılık hepsi de ressamların karıları ya da kızları olan on beş kadın ressam bulunuyordu. On dokuzuncu yüzyılda, Suzanne Valadon utanmaz bir kadın, sirk akrobat ve Toulouse-Lautrec'in modeli oldu. Havuçlardan yapılmış korseler giyiyor ve stüdyosunu bir keçiyle paylaşıyordu. Onun, erkekleri çıplak çizmeye cüret eden ilk sanatçı olması hiç kimseyi şaşırtmadı. Kaçığın teki olmalıydı Rotterdamli Erasmus ne dediğini biliyordu: "Bir kadın her zaman bir kadındır, yani bir deli."
Sayfa 101 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
Reklam
AYŞE lsa'nın ölümünden alt asır sonra Muhammed öldü. Allah'ın izniyle on iki kadınla nikâhlanan İslamiyet'in kuru- cusu, neredeyse eşzamanlı olarak arkasında dokuz dul braktı. Allah'ın yasaklaması sebebiyle bu kadınların hiçbirisi yeniden evlenmedi. En gençleri olan Ayşe onun gözdesiydi. Bir süre sonra Halife Ali yönetimine karşı bir silahlı ayaklanmaya önderlik edecekti. Günümüzde kadınların içeriye adım atmasının yasak olduğu birçok cami var, ama o dönemde Ayse, halkın öfke ateşini tutuşturan nutuklarını camilerde atyordu. Daha sonra devesinin sırtında Basra'ya saldırdı. Uzun süren savaşta on beş bin kişi can verdi. Dökülen bu kan Sünnilerle Şiiler arasında bugün hâlâ kurban almaya devam eden nefretin başlangıcını oluşturdu. Bazı teologlar ise bunun mutfaktan çıkan kadınların ne tür felaketlere yol açabileceğini göstermek açısından çok güzel bir örnek teşkil ettiği yönünde hükümler verdiler.
Sayfa 50 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
CHARLOTTE 1909. New York Bir kadın sabah erkeğe dönüşmüş olarak uyandığında ne olacaktı? Şayet aile ortamı antrenman sahası olmasa erkek çocuk hükmetmeyi, kız çocuksa boyun eğmeyi nereden öğrenecekti? Ya çocuk yurtları olsaydı? Ya evin erkeği temizlik ve mutfak işlerini paylaşsaydı? Ya masumiyet saygıdeğer olsaydı? Ya akıl ve duygu kol kola gitseydi? Ya vaizler ve gazeteler doğruyu söyleselerdi? Ya kimse kimsenin sahibi olmasaydı? Charlotte Gilman sayıklıyor. Kuzey Amerika basını ona nikahsız anne diyerek saldırıyor; ruhunda ikamet eden ve onu içten kemiren hayaletlerin saldırısıysa çok daha acımasız oluyor. Onu bazen devirmeyi başaranlar, Charlotte'un içinde taşıdığı bu korkunç düşmanlar. Ama o düşüyor, sonra kalkıyor, tekrar düşüyor ve tekrar kalkıp yeniden yola koyuluyor. Bu inatçı yürüyüşçü durup dinlenmeden Birleşik Devletler'i dolaşıyor ve hem yazılı hem de sözlü bir biçimde tersine bir dünyayı ilan ediyor.
Sayfa 33 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
ÜÇ ASIR GÖREN KADIN Alice 1686' da köle olarak doğdu ve köle olarak yüz on alt yıl yaşadı. 1802'de onunla birlikte Amerika'daki Afrikalların belleğinin bir kısmı da öldü. Alice okuma yazma bilmiyordu, ama uzaklardan gelen efsaneleri ve yakın civarda yaşanmış hikâyeleri anlatan ve şarkı olarak söyleyen seslerle dopdoluydu. Bu hikâyelerin bir kısmı kaçmalarına yardım ettiği kölelerle ilgiliydi. Doksan yaşındayken kör oldu. Yüz ikisinde tekrar görmeye başladı. Tanrı'nın işi, dedi. Beni o şekilde bırakamazdı. Ona Ferry Dunks'un Alice'i diyorlardı. Sahibinin emrinde, Delaware Nehri'nin iki yakası arasında gidip gelen yolcuları taşıyan arabalı vapurda çalışıyordu. Daima beyazlardan oluşan yolcular bu yaşlıların yaşlısı kadınla dalga geçtiklerinde, onları nehrin diğer kıyısında ağaç ediyordu. Bunun üzerine yolcular bağırarak onu çağırıyorlardı, ama bu bir işe yaramıyordu. O görmediği şeyi duymuyordu da.
Sayfa 21 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
GECENİN SESLERİ isa' dan önce 44 yılının bir gün doğumunda, Calpurnia ağlayarak uyandı. Rüyasında, bıçak darbeleriyle delik deşik olmuş kocasının kollarında can çekiştiğini görmüştü. Calpurnia rüyasını kocasına anlattı ve ağlayarak, dışarı çıkmaması için yalvardı, çünkü orada onu ölüm bekliyordu. Ama Pontifex Maximus, ömür boyu diktatör, ilahi savaşçı, yenilmez tanrı, bir kadının rüyasını ciddiye alamazdı. Jül Sezar onu eliyle kenara itti ve Roma Senatosu'na doğru ölümüne yürüdü.
Sayfa 15 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.