Selam kitap dostlarım.güzel bir hafta diliyorum.
#kadınlarokulu
#andregide
Severek okuduğum bir kitap oldu.Kaliteli kitap okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Toplumsal ve bireysel ahlakın ölçütü olarak bireyin ictenligini ve kendini tanıması gerektiğini düşünüyorum.Bu kitapta da yazarımız bunu amaclamis .
Biraz bahsedeyim;Bundan yaklaşık yüzyıl önce yaşayan bir kadın. Bu kadının günlüğü ile başlıyor sayfalar bizi içine almaya. Bir genç kızın nişanlısı için çarpan kalbinin sesini okuyoruz ilkin. Genç kız, kendini nişanlısına adamaya hazır. Körkütük hayran genç adama. Müstakbel eşini ve gelecekte kuracağı evliliği hayatının amacı olarak belirliyor.
Aradan yıllar geçiyor. Bu sefer evliliğinde uzun yol almış, yorgun bir kadının kaleminden kağıda süzülen kelimeler sayfalarda yerini alıyor. Önce kadının evlenmeden önce nice hayran olduğu adamın yıllar içinde değiştiğini sanıyoruz. Durağan bir anlatımla sayfalar boyu ilerlerken aslında değişenin adam değil, kadın olduğunu anlıyoruz. Kadın her ne kadar kendini adamış olursa olsun, kendi değişimine engel olamamış, adamın başta hayranlık uyandıran yönleri olabildiğine gözüne batmaya başlamıştır.
İkinci bolumde, bu sefer adamı dinliyoruz. Bu bir bakıma, her şeyin aslında bir de öbür tarafının olduğunun sağlaması. Adam içtenlikle bize içini döküyor görünse de bize bilmemizi istediklerini anlatıyor.
Üçüncü bölüm ise anneye yürekten bağlı, babaya uzak, ikinci kuşağın, çiftin kızlarının sesini bize ulaştırıyor. Burada kızları, kendi hikayesi üzerinden bizlere daha sonraki kuşakta evlilik kurumuna bakışa değişimi gösteriyor .
Dostça ve sevgiyle kalın.Kitapsız kalmayın.