... Ne demiş Mevlânâ, "Koca denizi sana verseler, ancak kabının aldığı kadar doldurabilirsin."
Benim kabım?.. Hislerim ve idrakimle ben? Boyutlarımın ölçüsünü, bilemiyorum. Ve önüme dikilen bir engel var: "Allah'ın nasip ettiği kadar."
-Babacık, ya orospu olmaya yeteneğim olsaydı?
-Rezil bir kelime kullandın ya Mevsim, cevap vereyim; orospuluğun da çeşitleri vardır, ohooo pek çok çeşidi! Meslek, etini satmak değildir sadece. Eveet, senin bu işe yeteneğin olsaydı?... -purosunu tablaya basıp söndürdü, tekrar ağzına aldı- Eveeet, herhalde kendiminkine en yakınını seçer, seni ona göre yetiştirirdim, herhalde.
-Ha, seninkine mi?
-Eee, çeşitleri vardır dedim ya!
-Seninki hangi çeşidi baba?
Gülmeğe başladı, güldü güldü, tekrar yaktı purosunu :
-Etimi satmadığıma emin olabilirsin birtanem, ruhumu dersen, bak onu düşünürüz!
-Şeytana mı birtanem? Faustçuluk mu oynamaktasın da, haberim yok!
-Neden olmasın? Eğer bana yardım edecekse, kullanabilirim, değil mi? -güldü, koca bir kahkaha attı- Aldırma çocuk, eğleniyorum. Kızdırmak istedim seni, şu pis kelimeyi kullanmandan hoşlanmadım çünkü, hele kendine yakıştırmandan! Kuzum, lütfen ağzından çıkanlara dikkat et.