Kağnı - Ses - Esirler

Sabahattin Ali
Türk edebiyatının özgür sesi Sabahattin Ali’nin üç bölümden oluşan bu kitabı okuyucuyla buluşuyor. İlk bölüm olan Kağnı’da Kağnı, Gramofon Avrat, Duvar, Pazarcı, Düşman gibi öyküler, ikinci bölüm olan Ses’te Ses, Köpek gibi öyküler ve son bölüm olan Esirler’de de Ali’nin kaleme aldığı oyunlar yer alıyor.
222 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

222 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Türk edebiyatının özgür sesi Sabahattin Ali'den yıllara meydan okuyan öyküler. Kitap adını aldığı Kağnı ve Ses adlı öykülerden ve Esirler adını aldığı tiyatro oyunundan oluşuyor.
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sabahattin Ali'nin hangi kitabını okuduysam bana çok dokunmuştur. O anlamda Türk Edebiyatında, okumayı en sevdiğim yazarlardan biridir. Bu kitabı da diğer kitapları gibi yeri ayrı tutulacak bir kitap. Toplamda 18 öykü ve 1 tiyatrodan oluşuyor. Her hikayesi ayrı güzel, ayrı etkileyici, ayrı bir toplumsal yaraya dokunmuş. Okuyucuya biraz düşündürücü, biraz tat verici şeyler kattığını düşündüğüm kitaplardan biri oldu. Ve hikayeleri biraz alışılmışın dışında bir sonla ya da tahmin edemeyeceğiniz şekilde bitiyor. Bu, bir sonraki hikayeye daha heyecanlı başlamama sebep oldu. "Sabahattin Ali" diyince aklıma hep bu şahane kitapları ve öyküleri geliyor. Her kitabı ayrı güzel, her anlattığı hikaye ayrı dokunuyor insana. Keyifle okudum. Başlardaki hikâyeler, toplumsal bazı olaylardan hikâyelestirdikleri var. En son bölümde de Esirler diye bir tiyatrosu var. Bu tiyatrodaki konu, Tarihten bilenler vardır belki; Kürşad'ın çin sarayına yönelik yaptığı isyandan bahsediyor. Kitapta beğenmedigim tek bir hikaye bile yok, hepsi ayrı güzel. Normalde böyle kısa hikayeleri sevmem ama okumak isteyene öneriyorum. *KEYİFLİ OKUMALAR*
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
232 syf.
9/10 puan verdi
"Sabahattin Ali, hikâyelerinin çoğunda dünyayı ikiye ayırır: ezenler ve ezilenler..." Çakıcı'nın İlk Kurşunu kitabına başlarken önsözde dikkatimi en çok çeken cümle buydu. Ve şimdi bu
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Kağnı Ses Esirler Kitap üç bölümden oluşuyor. Kağnı kısmı 13 öyküden oluşuyor. Ses kısmı ise 5 öyküden oluşuyor. Esirler ise tiyatro oyunu. Oyun milattan sonra 7.yy da Çin sarayında geçiyor. Kürşat ihtilalinden esinlenerek yazılmıştır. Sabahattin Ali'den okuduğum ikinci öykü kitabı oldu. Duvar, Apartman, Arabalar Beş Kuruşa, Ses en sevdiğim öyküler oldu. Genel olarak bütün öyküler güzeldi. Esirler oyununu da başarılı buldum ve çok beğendim. Tavsiye ederim kesinlikle.
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
Sen Susma Sabahattin
222 syf.
8/10 puan verdi
Sen ne de güzel yazıyorsun Sabahattin? Okudukça okuyasım geliyor seni. Okudukça da daha çok seviyorum, bağlanıyorum sana. Ne naif adamsın sen bea, diyesim geliyor. Harika bir yazarsın. Tabii bunların
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Sabahattin Ali okumak, hangi türde eseri olursa olsun hep bir doyum almaktır. En azından benim için... Şimdi bu kitabın içeriği hakkında çok şey söylemek istiyorum fakat her bir öykü hakkında bir
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
Yine bir Sabahattin Ali öykü kitabına veda ettim. Tabi bunu okumak Değirmen ve Sırça Köşk kadar kolay olmadı ve onları da çok severek okumuştum. Zamanlamam mı yanlıştı bilmiyorum ama okurken zorlandım ve baştan başlamak zorunda kaldım. Kısa kısa öykülerden oluşuyor bazıları derin anlamlar barındırırken bazılarının ne anlattığını anlamak zordu. Kağnı kısmındaki öykülerde zorlansamda Ses kısmındaki öyküler daha akıcı ilerledi. Kitabın sonunda tiyatro vardı ve onu okumak hepsinden daha zevkliydi diyebilirim. Yine de Sabahattin Ali seven biri olarak bu kitap beklentimin altında kaldı. Yine de şans verebilirsiniz belki siz çok seversiniz. Keyifli okumalar. "İnsanlar meğer ne anlaşılmaz mahluklarmış, dünya ne anlaşılmaz yermiş."
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Merhaba; içerisinde 18 tane öykü ve 1 tane tiyatro metni olan oldukca keyifle okuduğum bir Sabahattin Ali kitabı. Bazı öyküleri okurken sanki başka kitaplarindan animsar gibi hissettim fakat özellikle Duvar benim cok merak ettigim bir öyküydü onu cok begendim. Bunum dışında ilk üç öykü da gerçelten oldukca etkileyiciydi benim icin. Tiyatro metnini çok sevmedim çünkü; parantez icindeki açıklamaların sıklığı beni metinden kopardı. Ama şuna özellikle değinmek isterimki Sabahattin Ali'nin kitaplarini okurken mutlaka kendinden bir ize rastlıyorsunuz ve mutlaka hangi karaktere kendinden bir ruh vermiş fark ediyorsunuz. Bunu hep hissederdim fakat burdaki öykülerde daha fazla hissettim. Öykü okumayı seven herkese tavsiye edebilirim. Keyifli okumalar dilerim. Youtube kanalım için; youtube.com/channel/UCfOYAd...
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hiç bir zaman Sabahattin Ali okumaktan vazgeçmeyin. Onun eserlerinde onu anlamaya çalışın. Yaşadığı hayatı mutlaka gözler önüne seriyor. Sabahattin Ali en iyi hikaye yazarlarımızdan biri. Onu sadece okumak için okumayın anlamak için de okuyun. Hiç bir zaman sıkılmazsınız.
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.