Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatını etkileyen, toplumcu gerçekçi bir yazar olan Sabahattin Ali'nin Kağnı, Ses, Esirler isimli üç bölümlü ve bu bölümlerin içerdiği 18 öykü ve bir oyundan oluşan bu kitabını hem heyecanla hem de hüzünle okudum.
Çeşitli dönemlerde farklı sebeplerden dolayı hapse atılan Sabahattin Ali'nin öykülerinde hapishaneler öne çıkan konulardan biri. Sinop cezaevinde kaldığı sırada edindiği tecrübelere ve gözlemlere, bu ve birçok kitabında yer vermiştir. O cezaevini ziyaret ettikten sonra kitabı okumak, S. Ali'nin tasvir ettiği deniz kenarında surlar içindeki bu hapishanede yaşananların kafadaki tasvirini daha da kuvvetlendirecektir.
Benim için hepsi birbirinden dokunaklı, yaşıyormuşum gibi gördüğüm başarılı betimlemeleri olan, üzerine uzun uzun konuşulabilecek, aynı zamanda bazı mantık hataları bulunabilecek (muhtemelen yazarın bilinçli olarak sunduğu), yer yer karakterlere sövülebilecek öykülerdi. Oyun okumaktan çokta zevk almayan, daha çok izlemeyi tercih eden ben, Esirler oyun bölümünü de keyifle okudum.