Dedim ki,
"Ibadet ve amelle aldanma nasıl olmaktadır?"
Dedi ki,
"Bu konuda aldanan fırka şöyle yapar: Rıza, zühd, tevek- kül ve Allah sevgisi konusunda, hakikat ve marifetten uzak bir şekilde, tekellüfe girer. Evla olanı terkeder. Bazıları dünyadan zühd adı altında yiyecek ve giyeceğini azaltır, bazısı azıkız hac- ca gider, çalışmayı terkeder ve buna tevekkül der. Kimisi de cennete müştak olduğunu hayal eder. Allah'ı sevdiğini iddia eder ve bunu adet edinerek meclisler düzenler. Zikir esnasında nara atar.
Bunları yapanlar Allah konusunda aldanmış kişilerdir. Far- kına varmadan Allah'ın hoşuna gitmeyen şeyler konuşurlar. Amellerinde riyāya düşer, kibir ve ucub yaparlar. Farkına var- madan Allah'ın hoşuna gitmeyen birçok şeyler yaparlar. Tak- vâyı sadece ismiyle bilirler. Kalb ve organlarıyla ondan mah-rumdurlar Ne onu biliyorlar ne de istiyorlar. Takva makamını geçtiklerini, zühd ve tevekkülü elde ettiklerini, yüce makamlara eriştiklerini hayal ederler. Bunlar, zamanın okumuş kesiminin genelinde vardır. Zühd ve taatlarında, hevålarına täbidirler.
Dedim ki bu fırka daha önce anlattığın fırkalardan acımaya daha çok muhtaçtır....
Nefisleriyle mücadele etmiş, zorluklara göğüs germiş, halkın yanında ibadet için paçalarını sıvamış ve bunda gerçekçi olduğunu zannetmiştir. Çünkü diğer fırkalar, fazla bir zorluk ve meşakkate katlanmadan, aldanmışlardır. Bu ise dün- ya nimetlerinden yüz çevirmiş, onlardan mahrum kalmışlar. Oysa farkında olmadan dünyanın bir tarafına dalmışlardır. Bun- dan dolayı bu fırka, acınmaya daha muhtaçtır"
"Kardeşim! Takva aklından çıkmasın. Çünkü o sermayendir. Bundan sonra yapacağın nafileler ise kârındır. Sermayesini tamamlamadığı halde kârla uğraşan tüccar, akıllı ve maharetli sayılmaz."
"Muaz b. Cebel, Hz. Peygamber'den şu hadisi rivayet etmektedir: "Allah, 'Ey gençliğini benim için harcayan, şehvetini benim için terk eden genç! Sen yanımda bazı meleklerim gibisin' demektedir."
Öyle ise, seni yüzüstü ebedi cehenneme götürecek günahtan alıkoyan tefekkürden sıkılma ! Cehennemdeki sonsuz hapisten kork ve sonsuz kurtuluş için geçici olan bu azıcık şeyi yüklen ! Azabı düşünmek seni sıkıyorsa, ya içine girmek seni ne hale getirir ? Halbuki, düşünmek içine girmekten çok basittir.
Sorum : Bu tür tefekkür veya hisler çok çabuk yerini gaflete bırakabiliyor. Şu halde süreklilik ne ile ve nasıl sağlanabilir. ?
"Namazda bir kuşun dikkatini dağıtması üzerine, dikkatinin dağılmasıyla kaybettiği manevi kazancın yerini tutar ümidiyle pişmanlık duyup, bahçesini Allah yolunda sadaka olarak veren Ebu Talha'nın hareketi de, diğer bir örnektir."
Araplar "yaptığın gibi muamele görürsün" derler. Yani o şekilde hesaba çekilirsin.
Bizdeki ne ekersen onu biçersin gibi. Aslında bunun karşılığı şöyle bir düstur olarak var. (El cezau min cinsil amel)
"Kesir b. Hişam, Ca'fer b. Meymun'dan, Hz. Ömer'in, gece olunca, ayaklarını kamçılayarak, kendi nefsine, "Bu gün Allah için ne yaptın!" diye sorduğunu, bize haber vermektedir. "