Yıllara, yollara ve arzulara yenik düşen bir aşkın hikayesi. "Piraye aşk ve sevgiydi, diğer kadınlar tutku." diyen Nazım içinde bulunduğu şartlarda sevgisini, aşkını tutkularına feda etti. Sonradan pişman olsa da kararlarıyla yaşayan, onurlu Piraye'ye bir daha affettiremedi kendini. Daha önceleri de aldatıldığını bilen Piraye her seferinde affetse de bu defa başkaydı. Bir cümle... Mektuptaki bir cümleyle bitirdi içindeki Nazım'ı ya da bitirmiş gibi yaşamayı seçti. Gerçekten içlerinden atabilmişler midir sevgilerini muamma, bunun cevabı ikisinde gizli. Hayata devam, başkasına gidiş her zaman bir aşkın bitmesine yeter mi? Unutan, unutmak isteyen adam kendi oğluna eski karısının oğlunun adını verir mi?
Kitap, Nazım ve Piraye'nin yaşamını konu edinse de dönemin Türkiye'sinden de izler taşıyor. Anlatımı oldukça sade. Genel olarak hikaye tarzında ilerlese de biyografiye dönüşen bölümleri var. Özellikle kitabın son kısmında Nazım Hikmet'in Türkiye sonrası hayatı tamamen biyografik olarak verilmiş.