Edith piaf' ı ilk kez gençlik yıllarıda TRT radyo Tiyatrosu'nda duydum. "Simone Bertaut" şöyle diyordu" ablam Edith Piaf'ı anlatıyorum. Çok ilgimi çekmişti. Sonrasında kitabını okudum. Daha da ilginç bir yaşam öyküsü olduğunu düşündüm. Yine tv.
de belgesel de izledim. Son olarak da filmini izledim. Gerçek hayatlardan yola çıkıılan kitaplar bana dah cazip geliyor...
Edith Piaf, Paris aşığı, aşkın aşığı, hayatın aşığı
ama en çok müzik aşığı bir kadın
olarak 10 Ekim 1963 günü başka bir dünyaya gitmek üzere gözlerini kaparken, ona
derin bir sevgiyle bağlı son eşi Théo Sarapo, onun için bir şiir okuyordu:
“Üç zamanlı bir şarkı,
Oldu onun hayatı.
Acısı pek fazlaydı,
Oysa fazla yaşamadı.
Sen, gelip geçen ey
İNCELEME DEĞİL; YORUMLAMA, VURGULAMA VEYA GÜZELLEME
Üniversite hazırlıktayız. Güzel sarışın hocamız laf arasında bir şarkı mırıldandı Fransızca. Aklım başımdan gitti. Ne dedi acaba? Lisedeyken öğle araları eve gelince şanson müzikleri verirdi TRT 3 radyo. Tıpkı onlar gibiydi şarkı. Akabinde şarkının sahibini söyledi. O kişi Edith Piaf idi. O
Babamı çok severdim.
Bana Simone derdi; öyle, annelerle babaların çocuklarına söyledikleri tatlı sözleri bilmezdi. Beni gördü mü sevinir, büyüdüğümü söylerdi.