Haşim'in gerek Türk şiirine getirdiği yeni bir rüzgârla, gerek düzyazılarındaki tazelikle, gerek gezi anılarındaki çarpıcı
yargılarla gelecek kuşaklar da ilgileneceklerdir.
Kırk dokuz yaşında dünyadan kopup giden Haşim'in genç bir yaşta hayatının sonuna geldiğine inanması ve yaşlılık
türküleri söylemesi, biraz da bir türlü ev bark sahibi olamamışlığından, kimsesizliğinden kaynaklanıyordu.
Zaten kendisi için de "Şairlerin en garibiyim ben" derdi. Son yazdığı şiirde bitip gitmiş bir yaşamın arkasından ba-
ka kalmanın, bir türlü aradığını bulamamışlığın öksüzlüğü tüter...
"Bu sofracık efendiler ki- iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor- şu milletin hayatıdır
Şu milletin ki muztarip, şu milletin ki muhtazır
Fakat sakın çekinmeyin yiyin yutun hapır hapır."
Tevfik Fikret
"Ürkütücü siyasetçilerle çatık kaşlı makam ve paye sahiplerine
karşı, kalem sahipliğinin haşarılığını, alaycı bir rüzgâr, hatta fırtınaya estirmekte inat ettiğim için, yaşamımın tam yirmi iki yılı sürgünlerde geçti."