Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları

Emine Azboz
Bir kadının o mahzun anlaşılmazlığını hissettim içimdeki derinliklerde.
Güzel olduğu kadar cüretkar bir kadın olan Mihri Ha­tun, erkek meclislerine çekinmeden girer; gerek şiir, ge­rekse diğer bilimlerle ilgili erkeklerle boy ölçüşmekten ka­çınmaz.
Reklam
Cumhuriyet'imizin en büyük yeniliklerinden biri de yeni yazıya, yani Latin Alfabesi' ne geçişti. Bu alfabe ile insa­nımız, dilimiz Türkçe'yi daha kolay yazıp okuyabiliyor. Ülkede okuryazar sayısı yükseldi.
"Mektup yazdığın Mihri Hatun kimdir?" diyenlere, ben de diyorum ki; "Osmanlı döneminde Divan Edebiyatının ilk kadın şairlerinden biri olan Mihrf Hatun, 1460' da şehzadeler sancağı Amasya'da dünyaya geldi, 1506'da yine burada öldü. Asıl adı Mihrinnisa ya da Fahrünnisa'dır. Ama o Mihri mahla­sını, kendisi gibi şair olan, Belayi mahlasıyla şiir yazan babası kadı Mehmet Çelebi bin Yahya' dan (Belayi) aldı. Dedesi ise Hal­vetf şeyhlerinden Şücaeddin Pir İlyfıs'tır. Hiç evlenmedi."
Bir kadın ruhunun, şiirlerle dolu bir ruhun en yakınları, annesi babası ve toplum tarafından baskı al­tında tutulması ... Kadın şairlere hafif meşrep gözüyle ba­kıldığı, kadının toplum içinde hep gözden uzak olduğu o karanlık kapkaranlık çok eski yıllar ...
Reklam
Edebiyat yaratıcılıktır elbette! İnsan çekinerek yazıyor başlangıçta ... Adını, sanını, bedenini insanlardan kaçırı­yor. Bunakların bir yerleriyle oynadığı gibi adıyla-sanıyla oynuyor ve herkes bu çekingenlik devresini yaşıyor bence.
Ben, ne iş mi yapıyorum? Memleketime, anneme, ba­bama, sevenlerime, ülkeme, yoldaşlarıma, kalemdeşle­rime, hayat arkadaşıma ve çocuklarıma layık olmaya çalı­şıyorum kendi çapımda. Bir Diyarbakır kitabı yazarken, sizlerin sesini duyumsadım birden. Gogol'un "Ölü Can­lar" kitabı gelmişti aklıma. Kadınca sevgimle ...
Keşke bir portreniz olsaydı elimizde sevgili Sırri Ha­nım. Anlaşılan o ki, sanatınız kadar güzelliğiniz de ön planda. Az bulunur niteliktir birçok artıları üstünde top­layıp kalıcı olmak.
Mihri Hatun, 15-16. Yüzyıl Divan Edebiyatımızın iki kadın şairinden biridir. Kadiri dünyasını, duygularını, alı­şılmış kalıplarını zorlayarak, açıkça ve kadınca söylemeyi başaran tek kadın divan şairidir. Sevgililerini adlarıyla anacak kadar da cesur.
Reklam
Sevgili Sırri Hanım, hakkı­nızdaki söylenti özel yaşamınız olsa da, tarihe mal olmuş birinin yaşamını bizim "Amazon Kızlar" çok merak edi­yor sonuçta. Hepsi de kendi yazarının ilginç yanlarını, bi­linmeyenlerini öne çıkarmak için yarışıyor. Hani haksız da değiller, Sırri Hanım. Anlaşılan, Yusuf Kamil Paşa da safa adamıymış! İnsanı acıtan aşklar bir yana, çok anlama­dığım Divan Şiirine de merak sardım sayenizde.
Çocukluğumdan beri şiire ve müziğe duyduğum sevgi, o güzellikleri yaratanlara da ilgi duymama neden oldu. An­nem şair ya da bestekar falan değildi, ama ut ve keman ça­lardı. Onun , halasından kaldığını söylediği nota defterleri vardı evimizde.
Her şey alabildiğine değişti ve gelişti. Ancak değişme­yen bir şey var, o da kadın erkek eşitliği. Sizin döneminizden bu güne sizden tek farkımız seçme ve seçilme hakkımızın ol­masıdır ve kimi kadınların meslek edinip ekonomik özgürlüğe kavuşmasıdır. Bize bu hakları getiren Mustafa Kemal Ata­türk'tür. Sahi siz, O'nu tanımıyorsunuz. Ben de tanımıyo­rum. Ben doğmadan önce ölmüş. Ama O Güzel İnsanı okuyarak öğrendik ve tanıdık. Bizim Önderimiz, Atamız.
Bin Yılın Efsane Şairi Sevgili Mihri Hatun, Mektubumun size ulaşmayacağını biliyorum. Ancak "Şairler öldükten sonra da yaşarlar" sözüne inandığım için size bu mektubu yazıyorum. Sizinle aynı çağda yaşamadım, aynı havayı solumadım ve sizi şahsen tanımıyorum. Ama aynı duyguları paylaştı­ğımız için, kim olduğunuzu ve neler yaptığınızı, kitaplar­dan okuyup tanımayı kendime bir borç bildim. Gerek ga­zel, gerekse kasidelerinizden tanıdım sizi. Siz, benden çok çok önce doğdunuz. Çok zor dönemlerde yaşadığınızı bi­liyorum. Kadınların söz hakkı olmadığı dönemlerde şiir yazdınız. Gerçek adınızın yerine mahlas kullanmak zorunda kaldınız. İçinde bulunduğunuz koşulları göz önünde bu­lundurursak, mahlas kullanmanız çok doğal. O dönem­lerde kadının şiir yazması ve kendini ifade etmesi çok zor ve de çok nadir görülen bir şeydi.
Resim