Peki sizler, gerçeği dinlemeye hazır mısınız? İşin üzücü yanı, herkes gerçeği duyabilecek kadar gerçekçi olmuyor maalesef. İnsanla insan arasında bir köprü olabilirdi bu oysa, isteyerek yapıldığı, bir armağan gibi verilip bir armağan gibi karşılandığında elbette. Armağan olmaktan çıktığında her şeyin değerini yitirmesi çok garip değil mi, gerçeğin bile? Tabii ki bunu fark edemediniz ama, çünkü o zaman nasıl da yoksul, iskeletinize kadar çırılçıplak olduğunuzu görürdünüz. Ama bunu görmeye kimin gücü yeter ki? Kim yüzleşmek ister, ta ki buna zorlanana kadar?
ergenlik yılları _özellikle de düzenli ergenlik yılları- yalnızlığın ve hayal kırıklığının asıl zirve yaptığı yıllardı -ya da belki de yalnızca cüretkâr bir yalnızlığın ve hayal kırıklığının yılları mıydı acaba?..