Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Kallocain
Karin BoyeOldest Kallocain Reviews
You can find Oldest Kallocain quotes, oldest Kallocain book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.8Out of 10
İyi bir distopya olmuş. Günümüzle özdeşleşen yönleri de var. 1984 adlı romanda olduğu gibi burda da insanların mahremiyeti ortadan kalkmış. Sanırım bu tüm diktaların ortak özelliği.. Burada ek olarak kitaba adını veren ilaçla insanların özgürce düşünmesinin de önüne geçiliyor. Zira bu ilaç tüm düşündüklerini yalansız dolansız anlatmana yol açıyor. Kitapta propaganda için kullanılacak filimlerle ilgili anlatılan bölüm de bana oldukça iyi bir tespit gibi geldi.
İsveç edebiyatının önemli isimlerinden Karin Boye’un yazdığı 1940 tarihli bir distopya...Zalim bir distopya ...Bir bilimadamının icat ettiği, kitabın ismi de olan Kallocain isimli bir ilacın etkileri anlatılıyor ....Anlatan da ilacı icat eden bilimadamı ...Ilaç için bir nevi doğruluk serumuda diyebiliriz ...Bu ilacın amacı ise düşüncelerin yargılanması hatta idama kadar giden bir süreç ...ilaç enjekte edildikten sonra denekler sakladıkları her ne varsa düşünceleri, hayalleri veya özlemlerine kadar her şeylerini anlatıyorlar... ve sadece bu düşüncelere göre hain damgası yiyip yargılanıyorlar ....Çok acımasız değil mi ? 1984(George Orwell) adlı romanla da özdeşleşen yerleri oldukça fazla ... Ve bence kitaptaki önemli noktalardan biride 1940 da kadın bir yazar tarafından yazılan bu kitapta kadının hayattaki varoluş nedeni ile ilgili tespitler ....Dedim ya bu kitap zalim ve okurken bir balyoz gibi inişinin etkisini çok sert hissediyorsunuz ....Özgürlüğün , vicdanın, haysiyetin, sevgi bağlarının , hayallerin ne kadar önemli olduğunu sarsıcı bir şekilde hatırlatan bu distopya eserin kesinlikle okunması taraftarıyım ...
Ele aldığı fikir bakımından daha güzel bir distopya kitabı olabilirmiş Kallocain. Özgünlüğüne daha fazla ağırlık verip bir başka esere düşünsel olarak yönelmeyi engelleyebilirdi yazar.
Kitap kontrol altında ( her açıdan) tutulan bir toplumun kategorilere ayrılarak şehirleşmelerini, şehirlerinde kategorilerine göre yaşamlarını ( yapmaları gereken görevler), ve her bireyin DünyaDüzen denilen sistemlerine uyum sağlamalarını işliyor. Sistem doğumlardan ölümlere kadar her yerde kontrol kurmuş ve kararları bu düzene göre işlemeye çalılan bir sistem ve her birey bir diğer bireyin bu düzene karşı boyun eğmiş şekilde yaşamlarını sürdürmelerini sağlıyor.
Bunlar içerisinde Kimya Şehri'ndeki laboratuvarlardan birinde görevli olan Kall'ın doğruları söyleten bir sıvıyı bulmasıyla DünyaDüzen yönetimi bu sıvıyı suçlularda itirafta ve vatana ihanet şüphelilerinde kullanmaya başlıyor ama bululun sahibi Kall'ın eşinden duyduğu şüphe ile sorgu amirine duyduğu nefret sonucu bu sıvının kullanımının distopya romanı olan bu kitabı farklı açıdan okutuyor. Bir de ortaya atılan gizli örgüt benzeri bilinmeyen bir oluşumun sadece anılması, hakkında bilgi verilmeyen düşmanların ortaya çıkıp baş karakterle final yapması kitabı basitleştirmiş geldi.
İyi bir fikirden yaralanılması açısından zayıf kalmış bir roman.
düzen’e koşulsuz hizmet eden bir kimyagerin hapishanedeyken kaleme aldığı anıları. kallocain denilen ilacı nasıl bulduğunu ve denekler üzerindeki etkilerini anlatıyor. yalın ve akıcı bir üslupla kaleme alınmış bir distopya eser olan kallocain, esere de ismini vermiş bir ilaç. ilacın uygulama amacı düzen’e karşı eylemlerde bulunanları sorgularken tüm gizli eylem ve fikirleri söylettirmek.. daha sonra bu ilaç, fikir suçluluğunu da beraberinde getirecektir.
1984, Cesur Yeni Dünya, Otomatik Portakal tarzı çok okunanlardan daha önce yazılmış ancak nedense pek tanınmamış nefis bir distopik eser. Yazarın kişisel öyküsü, erken ölümüyle yarım kalmasa sanıyorum daha klasikleşen eserler ortaya koyardı. Yazıldığı zamanın çok ötesinde, bir kimyacının keşfettiği ve kendi adını verdiği Kallocain adlı insanlara doğruyu söyleten ilacın, yine mucitin kendisinden başlamak üzere, otoriter bir devletin elinde nelere alet edilebileceğini anlatan, eşanlı olarak da varoluşsal sorgulamalarla biz okuyucuya ayna tutan kısa ama sürükleyici bir okuma. Ben kitabın İsveçce orijinalinden İngilizceye çevirilmiş versiyonunu okudum, Türkçe çevirisine yorum yapamayacağım. Mutlaka okunmalılar listemde.
190 syf.
10/10 puan verdi
Metro girişlerinde "emin olmayın. En yakınınız bile hain olabilir." Gibi cümlelerin yazdığı, insanların her hareketlerinin kontrol edildiği bir ülkenin anlatıldığı iç karartıcı bir roman. Kaliteli bir distopya. Rüzgarı hissetmenin, gökyüzünü ve yıldızları görmenin İzne tabi olduğu bir cehennem.
Tüm bunların üzerine bir de insanların zihinlerinden geçenleri olduğu gibi söylemelerini sağlayan bir ilaç keşfediliyor.  olayların anlatımını ilacı keşfeden kişi Üstleniyor..
Distopyalar genelde baskıcı devletin ve onun totaliter rejiminin kurbanlarından birini baş karakter koltuğuna oturtur ve bu karakterin, sistemi kemikleşmiş rejimden kaçma, onu sabote etme çabalarını anlatır. Hikayeye eşlik edense derin bir izlenme duygusu, tekinsizlik ve güvensizliktir. Distopyalarda hiçbir yan karakter güvenilir değildir. Aynı şekilde sistemin adamı olarak görülenler de kimi zaman olduğundan farklı bir kimlikle dönüştürülebilir.
Kallokain'de ise alışılagelmişin aksine baş karakter bir sistem karşıtı değil sistem adamıdır. Tıpkı Das Leben der Anderen'in Wiesler'i gibi. Kendi icadı olan bir ilaç sayesinde insanlara içlerinde tuttukları gerçeği söyletmenin, böylece berrak bir totaliter devlet ülküsünün peşindedir. Ama diğer distopyalar gibi bu romanda da baş karakter mutlak değişimle sınanacaktır. Yalnız bunun metodu belli değildir. İsveçli kadın yazar Karin Boye köleleşmiş insanın içindeki özgür düşünceyi anaçlık ve doğurganlığı temel alarak ortaya koymaya çalışır.
Roman, ait olduğu türün bilindik düzleminden yer yer kopsa da ana akımın ötesine geçip de bir yenilik ortaya koymayı beceremiyor. Anlatı ise güvensizliğin getirdiği gerilimi sağlamaktan çok uzak. Tek günde bitiveriyor olması temposundan değil kısalığından ileri geliyor. Daha iyileri mevcut!
200 syf.
7/10 puan verdi
Başlangıcı ve finali muhteşemdi. Ancak gelişme bölümü biraz fazla uzun tutulmuş gibi geldi bana. Tabii oturduğumuz yerden yazara ahkam kesmek kolay. Ukalalık yapmak değil niyetim ama bir okur olarak gelişme bölümünde böyle harika bir başlangıç için daha dolu dolu olaylar bekledim ama bir tekrardan ibaret olduğunu gördüm. Neyseki finalde güzel bir son oldu. Günümüzde gerçekleşmesi olası bir konu.
Kitabı çok beğenerek okudum. Oldukça akıcı ve meraklandırıcı bir dili var. 1984, cesur yeni dünya ve biz gibi kitaplarla anılan bir kitap olunca oldukça ilgimi çekmişti. Gerçekten de o kitaplarla bağdaştırdığım çok fazla yer oldu ama önemli bir farkı var ki onu söylesem biraz spoiler olacağını düşünüyorum. Yukarıda saydığım kitapları okuyup beğendiyseniz bu kitabı da oldukça seveceğinizi düşünüyorum. Konusuna biraz değinmem gerekirse kitaba adını da veren kallokain isimli bir ilaç yapan bilim adamının ağzından o dünyayı ve ilacın etkilerini okuyoruz. Herkese tavsiye ederim.
Hakan Bıçakçı’nın nefis önsözüyle başlayan Kallokain, yazıldığı zaman dilimi 1984 kitabı ile Cesur Yeni Dünya kitabının arasında kalan yıllara dayanmakta. Öyle ki distopya seviyorsanız sizin için oldukça keyif verici bir eser olacak. Yeri geldiğinde Cesur Yeni Dünya’yı, yeri geldiğinde 1984’ü, Fahrenheit’i hatırlayacaksınız okurken.
Esere adını veren karakterimiz Kall’ın adı ve İngilizce’de “kargaşa, kıyamet” anlamına gelen “cain” kelimesinin birleşimi. Kallocain, kana enjekte edilen ve insanın daha önce korktuğu, utandığı ve yalnızca kendisine sakladığı sırları açığa çıkaran bir ilaç. İlacın bulunma sebebi ise Dünyadevlet’in düzenine güvenilir ve sağlam hizmet. Ayrıca ilaçlar Gönüllü Fedakarlık Hizmetine bağlı olan insanların üzerinde test ediliyor.
Dünyadevlet olarak adlandırılan bu ülke insanların temelinde yatan güvensizlik. Temelleri sorgulayan kim olursa olsun, düzeni de sorgular. İşte kimyager Kall’ın bulduğu ilaçta tam olarak onlara göre olan “boş zihinli” insanları ayıklamak. Yani kısacası “düşünceler de yargılanacak.” Hep derim; “Hala yasaklanmadı iyi ki düşünebiliyoruz.”
Uzatıp konuyu saptırmadan üzerinde saatlerce konuşulabilecek bir eser. Ben daha çok okurken 1984’ü hatırlayarak, kıyaslayarak okudum. Gerçekten oldukça sevdiğim, keyif aldığım ve heyecanla okuduğum bir distopya oldu. Tabii canımın içisi Aslı ile okuyunca daha da bir keyifli oldu. Mutlaka okumalısınız.