Kurtuluş Savaşımızla ilgili anılarımın içinde en çok beni saran, zihnimde yer eden olaylardan biri, düşmandan kaçıp gittiğimiz Muğla’da, evimizin karşısındaki bir binanın kapısında, penceresinde toplanıp, “Ankara’nın taşına bak!.” türküsünü söyliyen MEHMETLERİN kaynaşmasıdır.Oradan cepheye gittiklerini sonradan anladım.Bana bu romanı yazdıran sebeplerden biri, hâlâ kulaklarımda çınlayan MEHMETLERİN sesidir.Bir de her zaman gözümün önünden gitmeyen babamın hayali var:Beyaz ata binmiş, kalpaklı genç bir adam, ve Ankara’ya Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Büyük Nutuk’larını dinlemeye giden, silindirli şapkalı, yine genç bir adam...Bu Mehmetler, bu adam, biz cumhuriyet çocuklarının babaları, ağabeyleridir...”
Yukarıdaki bölüm, Samim Kocagöz’ün Kalpaklılar için yazdığı ön sözünde bulunuyor.
Daha ön sözü okuduğunuzda sizi nasıl bir romanın beklediğini tahmin edebiliyorsunuz.Ben Kalpaklılar’ı okudukça, bu kitabı daha önce okumuş olmalıyım diye düşündüm.Biraz araştırınca 1959 yılında Nejat Saydam tarafından sinemaya uyarlandığını gördüm.Muhtemelen sinema filmini seyrettim.Elimdeki kitap Ataç Kitabevi 1962 ilk baskı.Film kitap basılmadan mı sinemaya uyarlandı? Önce tefrika mı edildi yoksa? İşin içinden çıkamadım.
Hasan Tahsin’in ilk kurşununun sadece kurşun değil, el bombası da içerdiğini görmek şaşırttı beni.Kurtuluş Savaşı sırasındaki İtalyan yardımlarının nedenini araştırma gereği duydum.