Kanatlarımda İstanbul

Saffet Emre Tonguç

Oldest Kanatlarımda İstanbul Quotes

You can find Oldest Kanatlarımda İstanbul quotes, oldest Kanatlarımda İstanbul book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bir adı boğaz, diğer adı aşk
Eski Yunan mitolojisine göre Boğaz, adını Tanrılar Kralı Zeus’un gözdesi olan Rahibe İo’dan almış. Hera’yı İo’yla aldatan Zeus, karısının sevgilisine zarar vermesinden korkup İo’yu bir ineğe çevirmiş. Fakat Hera, Zeus’un oyununu fark etmiş ve İo’yu avlamak için üzerine bir atsineği göndermiş. Sinekten kurtulmak için kaçmaya başlayan İo, Boğaz’a kadar gelmiş ve karşı kıyıya geçmiş. Boğaz da İo’nun geçişinin anısına “Bosphorus” yani “inek geçidi” adını almış. Hikâye, İo’nun Mısır’a varması ve Zeus’un onu yeniden insana dönüştürmesiyle mutlu sona ermiş.
Sayfa 244Kitabı okudu
Sokaklarda kaybolalım
İstanbul’un ilk kurucusu Byzas , yeni şehrini kuracağı yere karar vermek için Yunanistan’ın Delphi şehrindeki Apollo Tapınağı’na gitmiş. Kâhinlerden kendisine yol göstermelerini istemiş ama aldığı yanıt sadece, “Körler şehrinin karşısı” olmuş. Pek anlam verememiş bu yanıta; ta ki yollara düşüp İstanbul Boğaz’ına varana kadar. Bugün Kadıköy’ün kurulduğu yerden karşı kıyıya bakıp ileride Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nın yükseleceği tepeleri görmüş ve manzarasına hayran kalmış. Yeni kuracağı şehir için en uygun nokta olduğuna karar vermiş. Sonra bakmış ki bulunduğu yerde yerleşim var. Yaşayanların kör olduğunu düşünmüş çünkü karşı kıyı daha güzelken neden buraya yerleşmeyi tercih ettiklerini anlamamış...Böylece Kadıköy’e “körler şehri” diyerek karşı kıyının yolunu tutmuş. Aradan yüzyıllar geçmiş, şehir üç imparatorluk görmüş. Aynı noktadan karşı kıyıya bakan ünlü gezgin Evliya Çelebi, Byzas’ın kulaklarını çınlatmış: “Asıl karşıda yaşayanlar kör olmalı çünkü manzaranın en güzel izleneceği yer burası.”
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
Eski daha mı güzel?
Kadıköy Sultaniyesi’nde okuyan Münir Nurettin Selçuk sesiyle herkesi büyülerken, Kalamış’ın güzelliğiyle de kendisi büyülenmiş. Kalamış Kulübü bahçesinde birçok kez konser de veren büyük ustadan en çok istenen şarkı-tahmin edeceğiniz üzere- “Kalamış” olurmuş. Şarkının yazılma öyküsünün ardında da onun semte duyduğu sevgi varmış.İçinde Kalamış geçen bir şarkısı olsun isteyip dostu Behçet Kemal Çağlar’dan yazmasını rica etmiş. İlham perisini çağırmak için de Behçet Kemal’i Kalamış’ta bir sandal sefasına davet etmiş.Güneşin kızıllığının Boğaz’ın mavi sularına karıştığı bir akşam üzeri yazılmış “Yok başka yerin lütfu ne yazdan,ne de kıştan. Bir tatlı huzur almaya geldik,Kalamış’tan” dizeleri. Bestesini bizzat Münir Nurettin Selçuk yapmış ve dinledikçe kulakların da gönüllerin de pasını silsin istemiş sanki.
Sayfa 258Kitabı okudu
Altın şehir
Eskiye, çok eskiye bakınca adı “altın şehir” anlamına gelen, bugün İstanbul’un en meşhur semtlerinden biri çıkar karşımıza. O zamanlar “Chrysopolis” demişler, biz bugün “Üsküdar” diyoruz. Rivayet odur ki Pers istilacıları Anadolu’dan elde ettikleri ganimetleri saklamak için burayı seçince adı da altın şehir olmuş. Bir diğer görüşse daha masum; adını,güneş batarken kıyılarında olışturduğu güzel renkten almış diyor. İlk ismi sonradan değişip söylenişi bugünküne daha yakın duran “Skutari” olmuş. Buradaki imparatorluk askerlerinin kalkanlarını kaplayan deriye Yunanca “skitos” denirmiş ; bu kelimenin de oradan türediği düşünülüyor. Bizans döneminde ise “Skutari” askeri kışla anlamında kullanılmış ve bu kışlaların olduğu bölgeye “Skutarion” adı verilmiş. Bir başka görüşse, yüzyıllar önce Kızkulesi’nin karşısında Skutarion Sarayı’nın yer aldığını ve bu ismin de saraydan geldiğini söylüyor. Üsküdar adı ise İstanbul’un fethinden sonra verilmiş. Farsça “geçit,uğrak yer” anlamına geliyor.
Sayfa 272Kitabı okudu
Efsanevi güzel
Çok ama çok eski zamanlarda güzeller güzeli kızı olan bir kral varmış. Bir kâhin,kızının yılan tarafından sokulacağını ve zehirlenip öleceğini söylemiş. Çok korkan kral, biricik kızını korumak için kulenin olduğu adacığa göndermiş. Heyhat,kaderden kaçamamış zavallı prenses! Kendisine gönderilen yiyecekler arasında bir meyve sepeti varmış,içine de bir yılan gizlenmiş. Sepetten çıkan yılanın sokmasıyla yaşama veda etmiş. Az bilinen bir başka hikayede ise Battal Gazi var.8.yüzyılda yaşamış Emevi askeri olan Battal Gazi, yanındaki kuvvetlerle birlikte kulenin tam karşısında konuşlanmış.Telaşlanan imparator,kızını ve hazinelerini kuleye saklamış.Askerleriyle birlikte kuleyi basan Battal Gazi hem prensesi hem de hazineyi almış ve atıyla Üsküdar’dan rüzgar gibi geçerek uzaklaşmış.Meşhur “Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözü de bu hikâyeden doğmuş.
Sayfa 276Kitabı okudu
Aziz İstanbul
Engin bir edebiyat bilgisi olmasa da İstanbul’u kuşbakışı gören bir yerlere çıkanlar, hemen şu cümleyi söyleme ihtiyacını duyar: “ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul ! “ Dillere pelesenk o cümleyi Yahya Kemal Beyatlı’ya yazdıran ve “Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul” diye İstanbul’a ilanıaşk ettiren tepe, Mihrabat Korusu’dur. Korunun tarihi I.Mahmud dönemine dek uzanıyor. Geçmişte içinde Mihrabat Kasrı da varmış.Sadrazam Damat İbrahim Paşa yaptırarak Sultan III.Ahmed’e hediye etmiş.Ama ne yazık ki kasır bir yeniçer isyanına kurban gitmiş ve günümüze ulaşamamış. Osmanlı’nın son dönemlerinde ise düğün hediyesi olmuş bu eşsiz manzara. Mısırlı Abbas Halim Paşa’nın kızı Rukiye Hanım’a yüz görümlüğü olarak verilmiş. Kanlıca sırtlarındaki bu yemyeşil alan,önünüzde uzanan eşsiz manzarayla günün her saati büyüleyici bir etkiye sahip.
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.