12 Mart döneminde yaşananları; bu dönemde tabut kadar hücrelerde, ayakları üzerinde duramayacak kadar işkence görenlerden, tek kişilik koğuşlarının el kadar parmaklıklı pencerelerinden sızan ışığın yansımasından umutlananlardan, bir görüşmecisi olacak kadar şanslıların dahi görüşmeye çıkamayacak hale getirilenlerden dinletiyor Erdal Öz. Diğer kitapları ya da buna benzer içeriğe sahip kitsplardaki kadar işkence sahnelerine yer vermiyor belki Kanayan'da ama bunu hissettiriyor okuyucusuna. Hangi okuyucusuna peki?
Az biraz da olsa benzer durumlara şahit olanlar için de bir işkence bu kitap. Her cop darbesini teninde hissettiriyor. Karanlığa; içinde biriktirdiği çığlıklarla göğüs geriyor.
Son öykü ise dışarıdan baktırıyor bize. Bir anne ile bir babanın, gencecik ve biricik oğullarını bu karanlığın ele geçirmesini izlemeyi anlatıyor.
Erdal Öz kendi yaşanmışlıklarını aktarıyor sanki okuyucusuna. Etkilenmemek elde değil.