Kanıtı Olmayan Gerçekler

John Brockman
İnsanlığı tanımlayan şeyler, işbirliği ve dildir. İnsanın her ayırt edici özelliği, dilin bir türevidir. Matematik bir dildir, bu nedenle de evrimin bir ürünüdür.
Katılmıyorum. Matematik bir soyutlamadır.
"Evrenin biryerlerinde herhangi türde akıllı bir yaşam varsa, onun numerik sayıma aşina olacağına inanıyorum. Bazı düşünürler mutlak-matematiğin insana özgü olduğuna ve farklı bir akıllı yaşam örneğinin, bizimkiyle hiçbir ortak yönü olmayan, hatta çelişen, bambaşka bir matematik türü üretebileceğine inanıyorlar. Ama rakamlarla sayma ihtiyacı duymayacak bir akıllı yaşam türü hayal etmek oldukça güç. Gökteki yıldızların her biri ayrık birtakım noktalardan ibaret ve evrendeki akıllı varlıklarca (en azından görme yeteneği olanlarca) sayılabilmek için adeta haykırıyor. Sınırları olan akıllı nesneler hiç şüphesiz ölçülebilmeyi ister ("Ben senden büyüğüm", "48 beden manto istiyorum"). Ama belki sınırları olmayan yaşam türleri vardır ve örneğin Jüpiterimsi bir denizin içinde yoğunlukları durmaksızın değişiyordur. Akıllı yaşam türleri bedensiz -ya da en azından ayrık bir bedenden yoksun- ve bir katı madde matrisinin içinde çeşitli noktalar arasında yer değiştiriyor olabilir. Bu durumda, bir akıllı varlığı diğerinden ayırt etmek imkansız olabilir. Ama -ister geçen zamanı ölçmek için, isterse de mesafeleri ya da bir Jüpiter denizi varlığını diğerinden ayırt edebilmek için olsun- er ya da geç sayıların kullanılması gerekecektir."
NTV Yayınları - X. Karl Sabbagh
Reklam
Bir şeye inanıyorsanız, o konuda kanıta ihtiyacınız yoktur, ama kanıtınız varsa, o zaman da inanmaya ihtiyacınız yoktur.
Aynı görüşü paylaşıyorum.
Farklı bir "Çok Sayıda Evren" teorisi önermek istiyorum. Muhtemel her evrenin varolduğunu söylemek yerine, "roman taslakları" örneğine benzer şekilde, bir muhtemel evrenler dizisi olduğunu düşünüyorum. Bizler, evrenin taslak versiyonlarından birinde yaşıyoruz ve nihai versiyon diye bir şey de yok. Tashih ise hiç bitmiyor. Bunun zaman zaman farkına varmak mümkün. Özellikle de şöyle bir sakinleşip, herşeyi adlandırmaktan ve fikirler oluşturmaktan vazgeçtiğinizde, bilinciniz birkaç taslak evrene doğru uzanıverir. Siz mecbur etmediğiniz sürece, hiçbir şey belli bir şekilde olmak zorunda değildir. Her taslağın, her uzayzamanın, her gerçeklik sayfasının kendisi tam anlamıyla deterministiktir. Dünyanın gerisinde yatan bir rastlantısallık yoktur; aksine zaman içinde ilerigeri akıp giden neden-sonuçlarıyla, muazzam bir eşzamanlı karmaşıklıklar ağı vardır. Nasıl romanın başı sonuna uygunsa, geçmiş de geleceğe uygundur. Tek bir şeyi değiştirmek, herşeyi değiştirir. "Şimdi" anına dair herşeyi bilirsek, geçmiş ve geleceğin tamamını biliriz.
NTV Yayınları - XCVIII. Rudy Rucker bir matematikçi, bilgisayar bilimcisi, siberpunk öncüsü ve romancı. Rucker, lnfinity and the Mind [Sonsuzluk ve Zihin] ve The Lifebox, the Seashel, and the Soul [Yaşamkutusu, Denizkabuğu ve Ruh] kitaplarının da yazarı.
bu beni mutlu etti
"Nörobilimcilerin, beynin gizli dili oıan sinir kodunu (nöral kod), hiçbir zaman insanların düşüncelerini izinsiz okumaya yetecek kadar çözemeyeceklerine inanıyorum. Sinir kodu, beynin işlenmemiş duyumsal verileri algıyan, anılara, kararlara ve anlamlara dönüştürmesine yardımcı olan yazılım, algoritma ya da yasalar dizisidir. Sinir kodu tam anlamıyla çözülebilseydi, prensipte bilimciler zihni hassas bir doğrulukla izleyebilir, yönlendirebilirlerdi. Örneğin, şüpheli bir teröristin zihni taranarak geçmiş saldırılara dair anıları ve geleceğe dair planları araştırılabilirdi. Sorun şu ki, tüm beyinler belli birtakım genel prensiplere göre işlese de, her insanın kendi geçmişiyle şekillenmiş olan sinir kodu "kişiye özel" yapıdadır. Benim "George Bush" ya da "Heathrow Havaalanı" veya "karadan havaya güdümlü füze" kavramımı oluşturan kalıplar, sizinkilerden farklıdır. Beynimin bu belirli bilgileri nasıl şifrelediğini bilmenin tek yolu, her bir sinirin alışverişini algılayabilecek, ideal olarak binlerce, hatta milyonlarca elektrod ile onun aktivitelerini izlemek olurdu. Aynı anda benim de size ne düşündüğümü, olabildiğince doğru bir şekilde aktarmam gerekirdi. Ama beni inceleyerek elde edeceğiniz bulgular, başka bir insanın sinyallerini yorumlamakta hiç işinize yaramayacaktır. Çünkü ister hasta olsun ister sağlıklı, zihinlerimiz belli bir noktaya kadar, Büyük Birader'in gözünden daima uzak kalacak."
NTV Yayınları - XLV. John Horgan
Paralel Evrenler
Evrenimizin doğuşuna ve ona hükmeden tuhaf, karanlık enerjinin doğasına kafa yordukça görüyorum ki, bildiğim her akla yatkın teori, görünür evreni yaratan Büyük Patlama'nın eşsiz olmadığını söylüyor. Oralarda biryerlerde çok sayıda, hatta belki de sonsuz sayıda evren olabilir ve ben bu satırları yazarken bile bazıları Büyük Patlama'yı yaşıyor, bazıları ise çoktan Büyük Çöküş'ü deneyimlemiş olabilir. Felsefi açıdan bakarsak, belli bir başlangıca, ama belirsiz bir sona sahip evren düşüncesini yeterince tatmin edici bulmayanlar için şu, güzel bir haber olabilir: "Metaevren" de (metaverse) ya da "çoklu evren"de (multiverse) herşey, zaman içinde çok daha homojen görünebilir. Ama felsefe bir yana, nedensel olarak birbiriyle bağlantısız çok sayıda evrenin -hiçbir zaman doğrudan iletişime giremeyeceğimiz, dolayısıyla sonsuza dek "doğrudan ampirik doğrulama"nın sınırları dışında kalacak alanların- varlığını düşünmek, kendi evren anlayışımız üzerinde önemli bir etki yaratabilir. Onların varlığı, kendi evrenimizin beklenmedik bazı özelliklerini açıklamamıza da yardımcı olabilir, çünkü temel özellikleri birbirinden ayrılan, sonsuz sayıdaki farklı evrene sahip bir meta-evren söz konusu olduğunda, bizimki gibi bir yaşam, yalnızca belli özelliklere sahip evrenlerde ortaya çıkabilir.
NTV Yayınları - XCII. Lawrence M. Krauss
Reklam
118 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.