Deniz ve kara orduları konusuna gelince, sultan her şeyi çok iyi hazırlamıştır. Denizden ya da karadan bir saldırı yapmak istemesi durumunda, ya da birkaç kez olduğu gibi hem denizden hem de karadan saldırılması gerektiğinde hemen bir ferman yayınlayarak bu işi hallediyor. Bu fermanla tüm topraklarına iki emir göndermesi yeterli oluyor. Bu emirlerden birincisinin görevi, her askerin hazırlanması ve donatacağı kadırga sayısı kadar kürekçinin hazır olmasının sağlanmasıdır. İkinci emir de askerlerin atlarıyla yola çıkmalarını, kürekçilerin de kadırgalara binmek için İstanbul'a gelmelerini sağlar. Majesteleri böylece hizmetinde ne yabancıları çalıştırmak ne de olağanüstü harcamalar yapmak zorunda kalır. Karadan saldırılar için, paralarını hazineden ödedikleri adamlara sahiptir çünkü. Ya da bu işi timar yolu ile halleder. Deniz saldırıları için ise, gerekli sayıda askerin, kadırga idarecilerinin paralarını düzenli bir şekilde öder. Topraklarında bütün kullarından, bu kadırgaları donatmak için adam göndermelerini sağlar. Bu kullar bu kürekçilere ödenen paraları da majestelerine vermekle yükümlüdürler. Bu şekilde sultan, ihtiyaç duyduğu kadar askerin ve gerektiği kadar kadırganın hazırda, her zaman emrinde olduğunu bilir.
"Sultan, yeniçerilerin Mustafa'nın halen hayatta olduğunu sanıp bir ayaklanma çıkarmalarından korktuğundan, oğlunun cesedini bir halının üzerine koyup herkesin görebileceği şekilde çadırdan dışarı bırakılmasını emreder."
"Selim oldukça iri bir vücut yapısına sahiptir. İçkiye ve kadınlara düşkündür. Bayezid ise daha zayıftır ve edebiyata düşkündür. İkisinin de kumandan rütbeleri yoktur. Şimdiye kadar da halkın ve yeniçerilerin sevgi ve lütfunu kazanamamışlardır."