Anlat Fakir'im.
Sen anlat, bulunur elbet bir duyan,
Yerli krem beğenmezken şu bayan,
Ağustos ayında orak sallayan,
Sıcaktan kavrulan teni de anlat...
Köyü köylüyü, bağı bostanı, hasatı harmanı, bulgur aşını, saçıyı anlat. Tarlada orak sallarken çocuk doğuran kadınları anlat. Okulsuz, öğretmensiz, yolu toz, damı toprak, kuyusu kuru köylerde çekilen çileleri anlat. Beli bükük, eli nasırlı, elbisesi yamalı, ayağı çarıklı, tahsilsiz, diplomasız insanların, topraktan öğrendikleri ve bu sebeple sunarken toprak gibi sundukları sadakati, cömertliği anlat. Anlat ki unutmayalım. Ben şehirde yan komşumdan bihaber yaşarken, sen köyde birlik beraberlik içinde yaşayan, birbirinin saçının telinden haberdar olan insanları anlat. Aynı halkaya oturup, birbirlerinin elinden dolu içen canları anlat. Gariban, kimsesiz, sahipsiz bırakılmış fakirin halini, derdini anlat. Milletin efendisi köylüyü kul köle gören beylerin o koca burunlarını anlat. "Sivrilt kalemini, sivrilt de yaz."