Çocukluğumun/ilk gençliğimin kahramanı olan Jurne Verne’in tüm kitaplarını, 90’lı yıllarda, kâh kendim edinerek kâh Balıkesir İl Halk Kütüphanesi veya Balıkesir Atatürk İlkokulu Çocuk Kütüphanesi’nden ödünç alarak okumuştum. Dilimize henüz çevrilmeyenleri ise, İngilizce olarak, gözbebeğim Şanlı Yuvam Kuleli Askeri Lisesi Kütüphanesi’nden edinerek okumuştum. Ama hatırladığım kadarıyla, ki hafızam beni kolay kolay yanıltmaz, Kaptan Grant’ın Çocukları kitabı o zamanlar 120-130 sayfa civarındaydı. Yani kısaltılmış metin olarak okumuşum. O bile hala bende büyük bir keyif bırakmışken, 741 sayfalık bu tam metni okumanın verdiği haz muhteşemdi.
Jules Verne hayranları bilir; her kitabı, döneminin bilimsel, zamanımızın ise yarı-bilimsel özellikleri ile öne çıkmaktadır. Bu kitabında da yine müthiş bir maceranın içine yerleştirilmiş yarı-bilimsel açıklamalar ile karşılaşıyoruz. İskoçya’dan başlayarak And Dağları’nın, Peru-Patagonya-Arjantin’in, oradan Avustralya ve Yeni Zelanda’ya yolculukla Okyanusya’nın flora ve faunasını, sosyo-kültürel ve politik gündemini o dönemin şartları ile bu kadar detaylı anlatılması kitabın değerine değer katmış.
Tek bir konuda Jules abimi eleştireceğim: Kitabın adını neden Kaptan Grant’ın Çocukları olarak belirledin be üstat? Yazık o Lord Edward Glenarvan’a! Adamcağız neler çekti! “Lord Glenarvan’ın Yolculuğu” gibi bir ad bulamadın mı? Hatta kitaba geminin adı olan “Duncan” bile desen olurmuş. Neyse Jules’um Verne’im, seviyorum seni. İyi ki yazmışsın…R.I.P.