Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kaptan June ve Kaplumbağalar

June Haimoff

Kaptan June ve Kaplumbağalar Sözleri ve Alıntıları

Kaptan June ve Kaplumbağalar sözleri ve alıntılarını, Kaptan June ve Kaplumbağalar kitap alıntılarını, Kaptan June ve Kaplumbağalar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
VEE SONUÇ
Kaplumbağa ile karşılaştığım o gece, benim için bir dönüm noktası oldu. O geceden sonra kendime çok yakın hissettiğim bu canlı ile ilgili bilgi toplamaya başladım. Birçok hayvanları koruma cemiyetine mektup yazarak "benim" kaplumbağaların CARETTA CARETTA adı verilen, çok ender görülen deniz kaplumbağaları olduklarını ve bumların dünyadaki yedi kaplumbağa türü arasında ikinci en büyük kaplumbağa olduğunu öğrendim. Bilim adamlarına göre dünyadaki en eski canlılardan biriydiler, varlıkları yüz milyon yıldan da geriye gidiyordu. On beş milyon yıllık varlığımız düşünülecak olursa HOMO SAPIENS bu kaplumbağarın yanında çok genç kalıyordu.
Sayfa 39 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Açtığı çukurun devamında bir tünel var gibiydi, az sonra bunun nedenini anladım. "PLOP" sesiyle birlikte bir tünele yumurta yuvarlandı. Bunu, kimileri art arda, kimi belli aralıklarla gelen çok sayıda yumurta izledi. Kaplumbağa derin soluklar alıp veriyor, kıpırdıyor, ardından plop...plop... masa tenisi toplarını andıran yumurtalar geliyordu, üzerleri yumurta akını andıran kaygan bir sıvıyla kaplıydı. Böylesine olağanstü bir ana tanık olmanın şaşkınlığı ve büyüsüyle, yattığım yerde kıpırtısız seyrediyordum. Yumurtalar gitgide daha uzun aralıklarla gelmeye başladı, sonunda bitti. Sayabildiğim kadarıyla yüze yakın yumurta olmuştu. Ağlamaklıydım ama üzüntüden değil; tıpkı binlerce yıl önceki ataları gibi, yaşam döngüsünü sürdürmek için buraya gelen bu yalnız canlıya baktıkça yüreğim sevinçle doluyordu. Kaplumbapa bir süre dinlendi, ardından yüzgeçleriyle yuvayı örterek özenle kumları düzeltti. Sonra soluk soluğa doğruldu ve denize yöneldi. Ayaktayken çok daha büyük görünüyordu. O koca cüssesiyle suya doğru yürüken huşu içinde onu seyrettim. Sonunda bana sırtını döndüğünde ayağa kalktım ve sahile giderek dalgaların içinde yitip giden kabuğuna baktım...
Sayfa 39 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Devamı bir sonraki paylaşımda...
O koca kumsalda, karanlıkta tek başıma olmak ürkütücüydü ama geriye baktığımda barakaların soluk ışıklarını ve kendi barakamın tanıdık gölgesini görebiliyordum, bu nedenle pek korkmadım. Beş-altı yüz metre yürümüştüm ki, az ötede koyu renk bir cisim gördüm. Bu bir kaplumbağa mıydı? Yüreğim duracak gibi oldu. O şey her ne ise, yarısı suyun içinde, yarısı kumların üzerinde duruyordu. Ağır adımlarla yaklaştım, heyecandan nefesimi tutmuştum. Yoksa ilk deniz kaplumbağamı görmek üzere miydim? Yere çömelerek tıpkı bir komando gibi ilerledim, onu korkutmak istemiyordum. Derken yanıldığımı anladım, kaplumbağa sandığım şey, nehirden kopup buraya kadar gelen bir saz yığınından ibaretti. Nasıl bir düş kırıklığına uğradım, anlatamam. Artık gidip yatmaktan başka çarem kalmamıştı. Geri dönüp barakama doğru yürümeye başlamıştım ki, ansızın sağ tarafımda onu gördüm. Nasıl da gözümden kaçmıştı? Denizden on metre kadar içerde, koyu renk bir tümsek öylece duruyordu. Yüzükoyun kuma yattım ve varlığımla onu rahatsız etmeyeceğimi ümit ederek ona doğru emeklemeye başladım. Yarı yarıya kumun içindeydi, küçük bir piknik masası boyutundaydı. Denize bana sırtını dönmüştü; bu sayede ona yaklaştığımı görmedi. Ağır ağır ilerledim, sonunda elimi uzatsam dokunacak kadar yakınındaydım. Soğuk kumlarda yüzükoyun yatmak epey rahatsız ediciydi. Yüzgeçleriyle kumu iki yana atarak yuvasını hazırladı, ardından iç geçirircesine derin bir soluk alıp verdi. Yer değiştirirken kabuğundan hafif bir çatırtı geldi.
Sayfa 38 - Remzi KitabeviKitabı okudu