Yanlış sıralama ile okuduğum Ahmet Ümit kitaplarından olduğu aşikar. Gidip önce Sultanı Öldürmek, İstanbul Hatırası gibi baba eserlerini okursam tabiki çok daha önce yazılmış bu kitap daha az tat verir. Üstelik Sis ve Gece kitabının içinde geçen Yıldırım karakteri de önce bu kitapta kullanılmış. Sanırım Ahmet Ümit'in dev eserlerini bitirdiğim için bundan sonraki tüm ince kitapları bana yavan bir tat verecek ama tabii yine de kötü diyemeyeceğim. Ters köşe olmadığımız bir katil- kurban romanıydı. Çok gizem yoktu, olayları çözmek zor değildi ve ilk defa belki de Ahmet Ümit kitaplarında katilin kim olduğunu önceden tahmin edebildim ve Mehmet'in polis olduğunu.. Yazarın kitaplarına başlamak isteyenler ilk önce bu ve bunun gibi ince diğer kitaplarından başlamalı.
Ahmet Ümit'in bilgi verici yönünden yararlanmak isteyenler için;12 eylül ve sonrasında yaşananlara ,TKP içindeki hesaplaşmalara içlerine sızan ajanlara, Moskova'daki Tüklerin hayatına kadar dönemin havasını yansıtan, yakın tarihimize atıfta bulunan güzel bir kitap olmuş, fakat Ahmet Ümit'in polisiye yönünü sevenler için; gerek kurgu, gerek anlatım açısından diğer kitaplarının gerisinde kalmış, bildiğimiz Ahmet Ümit'ten farklı, olayların akışı ağır, tasvirler, ve karakterler daha yoğun. Amaç cinayeti çözmekten çok cinayete neden olan ortamı, kişileri anlatmak ya da anlamak.
Ahmet Ümit klasiği. Kominizim yada fasizim belli insanların yönetimin de olduktan sonra çok da bir farkları olmadıklarını net anladığımız bir kitap. Komunizim, faşizim degil sadece insanoğlu...