Apokaliptik Din ve Ütopyanın Ölümü

Kara Ayin

John Gray

Kara Ayin Gönderileri

Kara Ayin kitaplarını, Kara Ayin sözleri ve alıntılarını, Kara Ayin yazarlarını, Kara Ayin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Irksal önyargı çok eskiye dayanıyor olabilir ama ırkçılık Aydınlanma'nın bir ürünüdür.
Irk kavramına entelektüel bir meşruluk kazandıran kişi Immanuel Kant oldu; Voltaire'den sonraki en üstün Aydınlanma siması ve Voltaire'den farklı olarak büyük bir düşünürdür. Kant Avrupa'da ortaya çıkmakta olan antropoloji biliminde ön plandaydı ve ırklar arasında doğuştan bazı farklılıklar bulunduğunu öne sürdü. Beyazların kusursuzluğa doğru ilerlemek için gereken tüm niteliklere sahip olduğuna hükmederken, Afrikalıları köleliğe yatkın bir ırk olarak temsil eder. Güzellik ve Yücelik Duyguları Üzerine Gözlemler (1764) adlı kitabında Afrikalı Siyahilerin yaradılış gereği dikkate değer bir duyguya sahip olmadıklarını belirtiyordu. Öte yandan, Asyalıların uygar ama durağan oldukları görüşündeydi; bu John Stuart Mill'in de katıldığı bir görüştür.
Reklam
Sovyet döneminde Rusya apokalips benzeri bir şeye tanıklık etti. Yaşam hiçbir bakımdan değişmediği halde kamplardaki değişim tamdı. Kolima madenlerinde -Sovyet topraklarının onda birini kaplayan ve her yıl sakinlerinin üçte birinin öldüğü Gulag'ın bir bölümü- çalışarak on yedi yıl geçiren Varlam Şalamov, Amerikan Lend-Lease* programı uyarınca bağışlanan buldozerlerin kampa gelişinden sonraki olayları betimliyordu. Nazizm'e karşı savaşta yardımcı olması düşünülmüş olan buldozerler kamp yaşantısının ilk dönemlerine tarihlenen toplu mezarlar ortaya çıkarıldığında donmuş binlerce cesedi ortadan kaldırmakta kullanılmıştı: "Bu mezarlar, muazzam taş çukurlar ağzına kadar ceset doluydu. Bedenler çürümemişti; yalnızca kirli, her tarafını bitlerin yediği kaşınmış bir derinin kapladığı çıplak iskeletlerdi. Kuzey bu cesetleri içine almayarak var gücüyle bu insan eserine karşı koydu. Taş yenilgiye uğramış, boynu bükülmüş bir biçimde geri çekilerek hiçbir şeyi unutmamaya, beklemeye ve sırrını muhafaza etmeye and içti. Sert kışlar, sıcak yazlar, rüzgarlar, altı yılın yağmuru ölüleri taştan koparmamıştı. Toprak yeraltındaki depolarını gözler önüne sererek açıldı. Çünkü içinde yalnızca altın ve kurşun, tungsten ve uranyum değil, çürümeyen cesetleri de barındırıyordu. Bu cesetler belki de yeniden dirilmeye çalışarak yamaçtan aşağı kaydılar ... (34)"
Nazilerin yaptıklarından ne farkı var ki
Bolşevikler baştan yeni bir insan türü yaratmayı amaç edindiler. Nazilerden farklı olarak bu yeni insanlığa ırksal açıdan bakmadılar ama Naziler gibi onlar da bu amaçlarına ulaşmaya yönelik bir girişimde bilim ve sözde bilimden yararlanmaya hazırdılar. "Sosyalist insan"ın ortaya çıkabilmesi için insan doğası değiştirilecekti. Böyle bir proje o günün bilimsel bilgisiyle olanaksızdı ama Bolşevikler ne denli insanlık dışı olursa olsun her yöntemden yararlanmaya ve düşledikleri dönüşümü gerçekleştirme vaadinde bulunan bir kuram ne denli kuşku uyandırıcı olursa olsun bunu benimsemeye hazırdılar. Sovyet rejimi yirmili yılların başlarından itibaren gerçek bilim insanlarını taciz etti. Sonraları, Nazi Almanyası'nda, bilim terör amaçları uğruna çarpıtıldı. Otuzlu yılların sonlarına gelindiğinde, Moskova'nın göbeğindeki Lubyanka hapishanesinde yapılan tıbbi deneylerde insanlar -Alman ve Japon savaş tutsakları, asker ve diplomatlar, Polonyalılar, Koreliler ve Çinliler, siyasi mahkumlar ve her türden "ulusalcılar" (Yahudiler dahil)- denek olarak kullanıldılar. Bu sürece karşı durma çabalarına karşın bilim totaliter devletin vazgeçilmez bir parçası oldu.
Stalinci rejim Nazilerin katlettiğinden daha çok insan katletti.
Terör düzeneği -göstermelik mahkemeler, toplu hapis cezaları ve devletin her yerde mevcut bir gizli polis aracılığıyla siyasal ve kültürel yaşam üzerinde denetim kurması- her komünist rejimde vardı.
Reklam
99 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.