Sizi Katiller Çetesi'nin beşinci kitabıyla selamlıyorum. Serinin bir önceki kitabından dolayı bir tereddütle başladım aslında. Fakat beklediğim gibi olmadı. Beni şaşırttı kitap. Özellikle Niklas. Niklas'ı bu kitapta daha yakından tanıma fırsatı verdi. Bu sayede ona karşı sempati duymaya başladım.
Örgüte Nora'nın da dahil olmasıyla işler iyice değişir. Yeni bir görevle taşlar yerinden oynar. Francesca Moretti'yi bulunmalıdır ve bu sayede uzun zamandır kayıp kızı Olivia'ya kavuşmak isteyen bir baba vardır. Görev ne kadar basit dursa da görünenin ötesi, işin içine girdikçe ortaya çıkacaktır. Göreve; Nora, Izabel ve Niklas gider. Niklas'ın içindeki ateş durmak bilmez. Bu göreve Victor'dan intikam almak için mi yoksa sadece bir görev için mi gider? Tabii ki Izabel... Izabel bu görev de büyük bir sınav verir. Hep gerçek bir ajan olmak ister, bu görev ise onu her anlamda sınar. Onu geçmişiyle yüzleştirir ve ne kadar dayanıklı olduğuyla sınar. Izabel ne kadar Nora gibi bir ajan olmak istese de onun insanı duyguları olması onu farklı kılar.
Niklas... Çözülmesi zor bir kişi ama onun gözünden okudukça onu daha iyi anladım. Kardeşine olan sevgisi, sadakati, geçmişi ve acısını okudukça gizli dünyası çözülüyor.
Bence sadece Izabel değil o satırları okurken bende sınandım eziyet sahnelerini okurken ne zaman bitecek diye bekledim. O nasıl bir görevdir. Okurken tüylerim diken diken oldu. Francesca'dan nefret ediyorum, bu deli kadını deli hastanesi bile paklamaz. Hak ettiği sonu yaşattığı için Niklas tebrik ediyorum.
Görevin detaylarını, Victor'un yeni iş birliği ve bir çok şeyi öğrenmek isteyenleri kitaba davet ediyorum.