Rıfat Ilgaz’ı birkaç yıl öncesine kadar hiç okumamıştım. Sadece Hababam Sınıfı’nı, o da filminden biliyordum. Televizyonlar her eğitim döneminin başına, ortasındaki tatile, sonuna bu filmi koyuyorlardı. Birkaç kere seyretmiş, pek de keyif almamıştım. Öğretmen okullu olmam dolayısıyla eğitimden biraz anlarım; filmi eğitim yönünden sakıncalı bir
Karadeniz'de bir köydeki insanların hayatlarını anlatıyor. Yaşam mücadelesi, erkek egemenliği, kadınların geri planda kalışını güzel Karadeniz betimlemeleriyle harmanlayarak anlatmış yazar. Bir de aşk üçgenimiz var, zengin-fakir zıtlığı içinde tutunmaya çalışan aşıklar. Türk filmi tadında aslında bazı satırlar. Ben sıkılmadan okudum.
10/10
1. Yeşilçam filmi tadında akıcı bir roman.
2. Zenginin ve güçlünün kazandığı bir düzen.
3. Emeğin, dinin ve iyiliğin sömürülüşü.
4. Sevdanın yalnızlığı.
Rıfat Ilgaz'ın okuduğum ikinci kitabında da aynı üslubu görüyorum. Sürükleyici ve akıcı olması okuma zevkimi üst seviyelere taşıdı. Betimlemelerle hikayeyi yaşıyorsunuz. "Karartma Geceleri" adlı eserinde nasıl ki kahramanla birlikte sokakta yürüyorduysam "Karedeniz'in Kıyıcığında" da Recep ile kıyıya vurdum. O
Kitabi yarida biraktim. Cunku ozellikle kitaplarda çetrefilli olaylara dayanabilecek yüregim yok. Parasiyla insanlara dunyayi dar eden kalpsiz merhametsiz ve bencil insanların bahsedildigi kitaplari okuyamıyorum.
Rıfat Ilgaz'ın ilk olarak Halime Kaptan'ını okumuştum, bu kitaptaki kadın karakterler de Halime Kaptan'a benziyorlar. Rıfat Ilgaz Karadeniz insanını yansıtmakta çok başarılı. Ne yazık ki bugün bile bölgede kadına karşı böyle bir anlayış var. Genelleme yapmak gerekirse kadınlar erkeklerden daha çok çalışıyor ancak daha az değer görüyorlar. Kadınların dulu da bekarı da erkeklerin seç beğen al alamadın zorla elde et mantığıyla baktıkları adeta köleleri halinde yaşadıkları bir coğrafya -maalesef Türkiye'nin her yerinde bu durumu görmek mümkün-. Arada karakterlerin dile getirdikleri yakınışlar kitabın vermek istediği mesajı çok net aktarıyor.
Aşka dair birşeyler okuduğunuzu zannederken dönemin ekonomik,siyasi ve sosyolojik durumu hakkında ciddi çıkarımlarda bulunuyorsunuz. Bu yönden bakıldığında kuru bir aşk romanı demek eser ve yazar adına yapılmış bir haksızlık olur. Tavsiye edebileceğim güzel bir roman.
Karadenizin kıyıcığinda Düzce ilinin Akçakoca ilçesinde geçen buradaki hiyerarşik düzeni anlatan bir kitap.Bu hiyerarşik düzenin en üst basamağında Hacı Dursunbey köylülere yaptığı parasal zulüm,sömürdüğü emekler ilmek ilmek anlatılmış.Konu olarak klasik Türk filmi gibi geldi olaylar akıcı bir şekilde anlatılsada
Her devirde, her bölgede olan bir karakter Hacı Dursun. Parası malı ve mülküyle beldeyi sarmış bir hastalık ve gönlü güzel Recep,Güllü,Hacer ve daha bir çok karakter . Ne istedik bu hayattan insanca yaşamak. Doya doya içimize sindirerek yaşamak.
