Sözde bahşedilen yaşamın çaresizliğini çileci bir merakla didikliyor, bu dünyaya üflenen her ömrün yeterince anı içermediği iliklerine dek bilmenin sızısıyla, ömür denen zamansızlılığa kahrediyordu.
Has acıyı çeken biri, hayattaki hiçbir şeyi somut olarak kavrayamamayı kabullenmişse de hayattaki her şeyi iliklerine kadar sezinleme lanetiyle sessizce ağrıyordur.
“Bir türlü geçmeyen dakikayı beklemek,
çizgisel bir oluşun tümüyle dışında kalmaktı hem,
hem de uzun sürmüş tamiratıydı
mekaniği bozuk bir yelkovanın.”