"Ruhumuzda aynı anda iki sonsuzluk vardır: biri sayısız yüksek ideallerle doludur, öbürü ayaklarımızın altında en alçakça, en adice şeylerle dolu olan bir uçurumdur."
Çünkü çağımızda toplum hep bireylere bölünmüştür. Her bir varlık kendi kabuğuna çekiliyor, her biri başkalarından ayrılıyor, başkalarından saklanıyor, sahip olduklarını başkalarından gizliyor. Böylece en sonunda insanlardan uzaklaşıyor hem de başka
insanları da kendisinden uzaklaştırıyor. Tek başına servetler biriktiriyor ve: Oh şimdi ne kadar güçlü oldum! İlerimi nasıl da garanti altına aldım diye düşünüyor. Oysa, aklını yitirmiş zavallı bilmiyorki, ne kadar çok biriktirirse, o kadar çok intihara sürükleyen bir güçsüzlüğe düşmüş oluyor. Çünkü artık yalnız kendisine güvenmeğe alışmıştır ve tümden ayrılarak bir birey olmuştur. Ruhunu da insanların yardımına, insanlığa inanmamağa alıştırmıştır.