Öncelikle güncel merakı gidereyim: Romanda Wuhan virüsü meselesi 341 sayfanın sondan 13. sayfasında geçiyor ilk kez. Yani bütün roman, Çin'de, Wuhan'da yayılmaya başlayan bir virüsle ilgili değil. 1981 yılında yazılıp 1996'da kısmen güncellenen romanda Dean Koontz, Wuhan-400 adını verdiği virüsle bugünkü Covid-19 konusunda ciddi benzeşimler yakalamış. Fakat tabii ki arada önemli farklar da var. En nihayetinde bunun bugünden 39 yıl önce yazılmış bir kurgu olduğunu unutmamak lazım.
Leigh Nichols müstearıyla yazdığı 6 romandan biri olan Karanlığın Gözleri için aslında en iyi yorumu Koontz, kitabın sonunda bizzat yapmış. O da romanın bazı eksikliklerinin ve yetkin olmayan yanlarının farkında ve bunu itiraf ediyor. Özellikle diyaloglardaki basmakalıp tarz, romanın kalitesini düşüren bir etken. Kimi mantık hataları da mevcut. Muazzam psişik yeteneklere sahip bir karakterin kendini basit bir beladan kurtaramaması gibi önemli bir mantık sorunundan çıkamamış bir hikaye bu. Romanın temposu sorunsuz. Ben bir gün içinde okuyup bitirdim. Ziyadesiyle keyif de aldım. Ama karşımızda sırf Wuhan meselesinden dolayı geç gelen bir popülariteye sahip bir roman olduğunu unutmamak lazım.
Koontz'un romanlarını Altın ve İnkılap ilk 18 tanesinden sonra sırayla zaman içinde basmış ve sadece birkaç tanesini atlamıştı. Nedendir bilinmez Karanlığın Gözleri de o unutulanlardan biri oldu ve roman Covid-19 döneminde yeniden hatırlanınca Pegasus hızlı davranıp bastı. Pegasus baskısı her zamanki gibi: Harika ve kazık fiyatta.