Yazarın''Talih' adlı eserinden sonra okuduğum ikinci eseri. Yazar ya çok basit anlatıp dümdüz devam ediyor. Ya da basit görünümlü bir derinlik sunuyor okuyucuya. Talihde de eseri bitirdiğim zaman bir boşluk duygusu hissetmiştim bunda da.
Kongoya yaptığı seyahatlerinden yola çıkarak oluşturduğu eser, sömürgeciliğin bütün resmini sunuyor okura yazar.
Derinlemesine irdelediği eserde, iyi kötü ve çirkinin insan sömürüsünde ne denli yaşamlar sürdürüldüğünü anlatan yazar, daha çok karanlığın üzerinde duruyor.
Yolcuğunun belli kesimlerini karanlığın yüreğine yolculuk diye tanımlıyor yazar.
Fakir bir müzisyenin zengin olmak için fildişi avı hayalleriyle afrikadaki misyonerlik adı altındaki ticari yaşamından yola çıkıyor. Daha sonraları kendisiyle son zamanlarında tanışan marlowun (romanın ana karakteri) bu kişiden etkilenmesini konu alıyor.
Yöre halkının çektiği eziyet ve vahşeti, zamanının en popüler bir macerası olan fildişi kaçaklığı ile birleştiren roman, ayrıca bu büyük vahşetin avrupadaki yankılarının pembe hayallere vesile olduğunu ve buraya akın akın misyonerlik adı altında devletin fildişi kaçakçılarını göndermesi ele alınıyor.
Eserin başındaki eser tanıtım yazısı ayrıca çok güzel olmuş. Birçok eser, böyle tanıtımlarla okuyucuya sunulması bence okurun esere hakimiyetini kolaylaştırır.