Murakami ile tanıştığım ve kalemini sevmeme sebep kitaptır kendileri. Okumaya başladıktan sonra okumadığınız her an aklınız kitapta oluyor,acaba şu an sayfalar arasında neler dönüyor ve ben hangi olayı kaçırıyorum düşüncesi içinizi yiyip bitiyor.
Başkahramanımız Mari bir gece boyunca dışarıda kalıyor ve o gece olan olaylar anlatılıyor kitapta. Murakami muhteşem bir betimleme yapmış. Öyle ki ben de Mari ile beraber Denny’s’de kitap okudum,kahve içtim,aşk oteline gittim,sokaklarda gezdim. Eri Asay’ın kapalı kaldığı odada onunla beraber korktum,içim ürperdi,odadaki soğukluğu hissettim. Dayak yiyen eskort kadının yüzündeki acıyı kendi yüzümde hissettim. Şehrin kokusunu,insanların gürültülerini duydum. Gerçekten kitapta bahsedilen kamera gibiydim,müdahale edemesem de bu karakterlerin anbean yanlarındaydım. Ama kitap bittiğinde aklınızda bir kaç soru işareti kalıyor. Siz düşünüp duruyorsunuz acaba ne olmuş olabilir diye😅
Bir de kitabın playlisti var,her bölümde o ortamda çalan bir şarkıdan bahsediyor Murakami ve siz onu dinleyerek okumaya devam ettiğinizde kitaba daha çok adapte oluyorsunuz,adeta dünyanızı değiştiriyorsunuz.
Okumanızı şiddetle tavsiye ettiğim bir kitaptır kendileri. Kitaptaki parçalardan en sevdiğim ikisi,Pet Shop Boys-Jealousy ve Curtis Fuller-Five Spot After Dark oldu.