Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Kardeşler
Brigitte ReimannEn Beğenilen Kardeşler Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Kardeşler sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kardeşler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
6.710 üzerinden
Gitmek ya da kalmak, işte bütün mesele bu..
.
Sistemlerin ve toplumsal krizlerin aileler üzerindeki dönüştürücü/ yıkıcı veya yapıcı etkisi hep sorgulandı. Çoğu zaman şunu duymuşsunuzdur örneğin: kardeş kardeşi vurdu. Çünkü bizi en çok bunun etkilemesi beklenir. İnandığınız/uğruna düştüğünüz yol diğer her şeyi yok saymaya değer mi- değmez mi? Kardeşinizi karşınıza alabilir misiniz dünyaya sizin gözlerinizle bakmıyorsa? Brigitte Reimann, Demokratik Alman Cumhuriyeti’nde yaşayan bir aileyi anlatıyor, savaştan öncesini ve sonrasını.
Tek ülkeden bölünmüş ülkeye, bir arada olan ailelerden parçalanmış ailelere..
Birbirini çok seven iki kardeş Uli ve Elisabeth. Aynı ideallere sahip, aynı ilkeler doğrultusunda hayatlarını kuran iki kardeş. Ta ki Uli’nin bir şeylerin eksikliğini çekmeye başlamasına kadar. Yaşadığı ülkenin, inandığı her şeyin çözüldüğünü düşünmesine kadar. İşte Elisabeth de yol ayrımına gelir. Bir yanda ağabeyi bir yanda ülkesi ve aslında kendisi..
.
Kardeşler yer yer Brigitte Reimann’ın nükteli diliyle, ikiye bölünmüş Almanya’nın bir aile üzerinden anlatılmasıyla, 152 sayfada pek çok gözlem barındırmasıyla çok sevdiğim bir eser oldu.
Uli’nin içsel hesaplaşmalarını da pek çoğumuzun (günümüz şartları göz önünde bulundurulduğunda) anlayacağını düşünüyorum.
.
İlknur İgan çevirisiyle~
Kardeşler ~ Brigitte Reimann
.
Alıntılar;
.
Düşünmek ilk toplumsal sorumluluk, söz almak da ikincisi.
.
Diğer tarafa geçip bir de kurban rolü oynamak ha! Senin gibileri iyi tanırım, sürekli yakınıp kaybettiğiniz özgürlüğünüze ağlarsınız, biz hata yaptığımızda da ellerinizi ovuşturmaya başlarsını; küçük burjuvalar, hadi bırakın yapsınlar, son sürat, araba çamura saplandığı zaman sıra bize gelir, çamurdan çıkarmak bizim işimiz…
.
Kuşkunun düşmanlık, sabrın da zayıf karakter anlamına gelmediğini henüz bilmeyen bu tür gayretli genç insanları kendi öğrencilik dönemimden tanıyorum.
.
Bu huzursuz dünyada insan nasıl huzur isteyebilir, diye geçti aklımdan. Şunları söyledim:”Mücadele, diye bağırıyorsun, ama kastettiğin şey çekilmek. Çekildiğin sürece diğerlerine hak verirsin. O zaman güvenilmezsin.”
.
Kitap Yorumu;
.
Nasıl başlamak lazım bilemedim öncelikle kitabın içine bir türlü dahil olamadım sanırım benden kaynaklı hep bir kopukluk içindeydim okurken. İki kardeşi konu alan kitapta doğu batı Almanyası ele alınmış ve o şartlarda yaşanan sıkıntılar ve zorluklar adına ama daha çok düşünce ve sanatsal anlamda gibi geldi bana ve aslında daha büyük trajediler beklerken sanki böyle daha bir yavan gibi geldi en azından bende hissettirdiği bu oldu. Güzel anektodlarda var tabiki dediğim gibi bende biraz eksik kaldı sadece.
Kitapla kalın!
Beklemediğim kadar farklı ve başarılı bir kitaptı. Brigitte Reimann 1933 yılında doğmuş bir Alman olarak haliyle İkinci Dünya Savaşını da bir çocuk olarak tecrûbe etmiş birisi.
Savaşı kaybeden ve yıkıma uğrayan halk, 1950'lerden sonra artık bu yıkımdan yeni fikir akımları ve farklı etkenlerle sıyrılır ancak kendi içinde çok keskin şekilde bölünür. Rus etkisindeki halk tam bir yoldaş yaklaşımıyla hayata bakarken geri kalan kısım milliyetçi düşüncelerle eski Almanya'nın hayalini gizli gizli de olsa kurmaktadır. Almanya Federal ve Demokratik olarak karpuz gibi ortasından ikiye bölünür.
İşte tüm bu ayrışmanın içinde, birbirine adeta ensest sınırlarında gezen bir "aşkla" bağlı iki kardeşin yaşadıklarını konu alıyor kitabımız. Fiziksel bir şey olmasa da duygusal anlamda kesinlikle var. Çok garip bir ilişkileri var. Birbirlerini bu kadar sevmelerini tam normal karşılayacak oluyorum, birdenbire birbirlerine dokunuşlarından ürperen, garip davranışlar sergileyen insanlar oluveriyorlar. Bu beni tek rahatsız eden konuydu.
Konu Betsy ile Uli arasında geçiyor gibi görünse de, bedenen terk eden bir kardeş daha var aslında. Katmanlı yapıya o karakter de katkıda bulunuyor. Anlatıcının Elizabeth(Betsy) olması hem otobiyografik yönünü sorgulamamızı sağlıyor hem de kitabın anlatım gücünü arttırıyor bana göre.
Ben kitabı beğendim. Dediğim gibi ilişkilerde bir miktar çarpıklık var. Çünkü bakıldığı zaman toplum büyük bir yıkıma uğramışsa da, aile olarak olaylardan öyle deliler gibi de etkilenmiş bir aile değiller.
"Ama ağzını açma özgürlüğünü de kullanmadın. Düşünmek ilk toplumsal sorumluluk, söz almak da ikincisi.
...
Bir mesele karanlık, bir cümle tartışılır, bir otorite kuşku uyandırıcı göründüğünde sorular sormaya hakkımız var."
.
.
.
Nazilerin yaptıklarını hep tarihin en büyük katliamlarından biri olan Yahudi Soykırımı bağlamında izliyor,
Yazar ikinci dünya savaşından sonra doğu batı olarak ikiye ayrılan almanyayı iki kardeş üzerinden anlatıyor. Elisabeth doğudan ayrılmak istemezken Uli daha iyi bir hayat ve eğitim için batıya gitmek istiyor ulinin bu isteği elisabethe acı veriyor.
Kitapta konu biraz kapalı işleniyor ama bu çeviriden kaynaklı diye düşünüyorum. Okuyup anlamak biraz zor. En azından bende öyle oldu.