Evren genişlemiş ve ruh, gönülsüzce ona eşit olmaya çalışıyor. O da büyümek istiyor, o da konkistadorlar gibi keşfetmek ve fethetmek istiyor, yeni bir dile, yeni bir güce gereksinimi var.
Aslında tutkulu olan benliğimde bugüne kadar bağlı kaldığım yeni bir tutku keşfetmeye başlamıştım: Kelimelerin ruhu aracılığıyla dünyanın her şeyinden haz duyma isteği.
İçimde tehlikeli bir istek vardı, biriyle dövüş etmek, durmadan homurdanan öfkemi ilk gelenin üzerine boşaltmak istiyordum. Fakat çok şükür ki, kimse bana dikkat etme tenezzülünde bulunmadı.
"Biz binlerce saniyeler yaşıyoruz, ama, gene de biri, ancak bir tanesi tüm iç dünyamızı sonsuzca kaynayış haline getiriyor: Daha önce bütün özsuları içmiş olan iç çiçeğin bir şimşek gibi billurlaşmasını gerçekleştirdiği dakika (Stendhal bunu anlatmıştır), dünyaya getirişinkine benzeyen ve onun gibi kendi bedeninin sol göğsüne saklanmış olan sır. Hiçbir zihin cebiri onu hesaplayamaz. Hiçbir önsezi simyası onu keşfedemez ve ancak nadir olarak, içgüdünün kendisi onu anlayabilir."