Kocaman bir ''neden?'' sorusunun doğasının ele alındığı, modernizm ile birlikte başlayan pozitivist düşünce ve kuralcı yaşam biçiminin yerini alan postmodernist düşünce ve kuraldışı ya da yarı kuralcı yaşamı ele alıyor Baudrillard.
Bu anlamda kitap için bir ara-besk nitelemesi yapsak hiç de abes kaçmaz.
Günümüz insanları ve toplumları bu geçiş sürecinin sancılarını ve arada kalmış olan kültürel normlarında yaşanan değişime karşı gösterdikleri direncin şiddeti doğal dünyanın yıkımını da beraberinde getirmekteydi. İster dirensin ister değişsin insan artık kendisine bağışlandığı söylenen bu dünyayı yıkmakta, yerine teknolojik bir altyapı ile sistematize edilmiş, kontrolü sağlanabilir, simülatif bir evren yaratmakta ve orada yaşamaya başlamaktadır. Denetim altına alınmış, alternatifi elinden alınmış, eleştirel ve düşünsel yetileri törpülenmiş insanlar, toplumlar yaratarak duyarsızlığı biraz daha perçinlemek ve nihayetinde insanlık* değerlerine dair tüm kavramların yok edilişini anlatmaktadır. Baudrillard, bunun önüne geçmek yerine yapabileceği en kötü şeyi hayata geçiren insanı trajedisiyle başbaşa bırakmak düşüncesindedir. Ancak böyle öğrenerek baş kaldırabilir insan.
Neden? sorusunun karşılığında gelecek olan hiçlik cevabı bizlerin büyük acısıdır. Bu acıyla yüzleştikçe ancak bir umut var olabilecektir. Ancak o güne kadar yaşayacaktır insan, yarattığı en kötüyü.