Olay hikâyeciliğinin Türk edebiyatında akla gelen ilk ismi Ömer Seyfettin... Kendisinin okuduğum ilk kitabı ve okumaya da devam edeceğim bir yazar oldu.
Öncelikle türünün asla çocuk kategorisine girmesine katılmıyorum. Yetişkinlere hitap eden ve çocuk psikolojisini etkileyebilecek hikâyeler bulunduruyor. Bunun haricinde içerisinde 6 tane ayrı ayrı öyküler var. Her biri etkileyici ve ders çıkartma niteliğindeydi . Özellikle "Kaşağı"içerisinde kahramanın yaptığı iftiradan dolayı, kardeşinin geldiği durumun vicdan azabını ben bile çektim. İftiranın getirebileceği en uç şeyi kahramanımız kötü bir şekilde yaşıyor, yerinde olmak istemezdim şahsen. Bu hikâyeye ek olarak milli benlik duygularının yoğun bir şekilde işlenildiği "Primo Türk Çocuğu Nasıl Doğdu?" ve "Primo Türk Çocuğu Nasıl Öldü?" öyküleri de beni cezbetti. İçerisinde ki Primo bir diğer adıyla Oğuz karakterinin Türklere karşı yapılan durumda gösterdiği cesaret, milli benliğine bağımlılığı, yetiştirilme tarzı her ne kadar farklı bir etnik kökene uygun olsa da bir zaman sonra aslında içerisinde bulundurduğu Türklük kanının babası sayesinde de farkına varması ve ilkesine bu denli bağımlı hâle gelmesi çok etkiledi beni. Uzun lafın kısası her hikâyeden kendi hayatınıza uyarlayacağınız kısımlar bulunuyor. Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi okumalar.