Ailemle yaşadığım hayata geri dönebileceğimi sanmıştım. Halbuki benim evim onun kalbiydi artık. Tek sorun teklifsizce yerleştiğim kalbinde bana yer olup olmadığını bilmememdi.
Yanıma uzandığında, kollarımı göğsüne yaslayıp yüzüne baktım. Elimi yavaşça beyaz kaşına uzatıp, sol kavisini aşağıya kadar okşadım.
"Doğuştan mı böyleydi ?"
"Bana babamdan kalan, genetik bir hatıra."
"Çok yumuşak! Sanki Pamuk gibi."
Çapkın bir şekilde gülerek, burnumun ucuna minik bir öpücük kondurdu.
"Yumuşak demiyelim istersen, karakterime pek uymuyor."
"Afedersin! Bir daha o kelimeyi de kullanmayacağım."
"Tam tersi! Sen beni kızdırmak için söyledin ama çok yanıldın. Ağzına çok yakıştı. İnsanlar, sevmediğim için o lakapla anılmak istemediğimi zanneder. Hele ki yüzüme karşı kullanmaya kimse cesaret edemez. İşin doğrusu, bana yalnız babam "Kaşıbeyaz" diye seslenirdi. O öldükten sonra, başkasının ağzından duymak istemdim. Ta ki sen söyliyene kadar!"
Akın, bunu anlatırken, belki de aralığından bile giremeyeceğimi sandığı hayatının kapılarını ardına kadar açmıştı.
"Böyle düşünmene çok sevindim… Kaşıbeyaz."