Katalin Sokağı
Magda SzaboKatalin Sokağı Reviews
You can find Katalin Sokağı reviews, Katalin Sokağı book reviews, Katalin Sokağı ratings on 1000Kitap.
Durağan olay örgüsü olmasına rağmen gene de okuyucuyu bağlayan bir tarzı vardı..
İza'nın Şarkısı bu kitaba kıyasla daha iyiydi diyebilirim ama..
Sırada yazarın meşhur "Kapı"sını aralamak var.. :) :)
Kitabın başlangıç sayfaları, sizi ürkütmesin. Bu bölümde çok sayıda karakter ismi geçtiği için okuma biraz güç ilerliyor. Ancak sonraki bölümlerde bu kitabı iyi ki okumuşum diyeceksiniz. Neden mi? Yazarın anlatım becerisi, Bay Elekes, İren, Blanca gibi karakterlerin inandırıcılığı, diyalektik olmadan olayların geçtiği dönemi çok iyi bir şekilde kurguya yedirmiş olması, Hitler zulmünü ve Sovyet baskısını toplumsal zeminde okurun gözüne sokmadan anlatmayı başarabilmesi ve daha bir çok sebep. Diğer sebepleri sizin keşfetme isteğinizi dikkate alıyorum:) Herman Hesse, "Magda Szabo'nun yazdığı tüm eserleri okuyun okutun " diye boşuna söylememiş.
Kısa anlarda mutluluk ve acılar
Macarların ünlü yazarı #szabo 'yu, hediye olarak bana gelen bu kitabından, onu sayfama almak adına da okumak ve yorumlamak isteği, başlangıçta bende yarattığı pek sevilen " #izanınşarkısı 'nı mı okusaydım" tereddütlerini boşa çıkararak memnun etti,doğrusu. Büyük savaşta yaşanan komşuluk ilişkilerinin dahi değişebilme olgusundan çok daha fazlasıydı.
1930'lardan 70'lere kırk yıl süresince irdelenen, aynı sokakta ve adeta iç içe yaşayan 3 aile olan Held, Biro ve Elekes'lerde yaşananlar, uğradıkları değişimler ve kopmaya başlayan bağlardı. Yazarın 3 anlatıcı ile kurguladığı roman; mekanlar ve zamanı epizodlar ve anlara ayırarak biriken anılarla birleştirmiş. Kayıp cennetin ve mutlu çocukluğun simgesi olan Katalin Sokağı başrolünde, Henriett'in mendili gibi metaforlar da güzeldi. Naziler ve Stalinistler döneminde yapılan jurnalleme ile erken ölen genç yahudi Henriett'in gelen hayaletinin karakterleri anlatışı ise pek dokunaklı...
Dişil anlatımın yer aldığı eser; sizi mutlu çocukluğunuzda yaşamış olabileceğiniz kısa ve güzel anlara, büyürken yaşadığınız acılara sürükleyebilir ve hayatı sorgulatabilir: Okuyun... Ara vererek #izanınşarkısı eserine geçeceğim.
Blanka’yı Geri Getirin
Magda Szabo’nun okuduğum ilk kitabı, yazarın kalemini çok beğendiğim için devamı da gelecektir.
Budapeşte’de savaş döneminde geçen, 3 ailenin birbiri ile dostluğunu anlatan bir kitap.
Başlangıçta karakterleri asla kafamda oturtamadım. Hatta karakterlerin birbiri ile olan ilişkisini anlatan bir bilgi var mı diye yorumlara bile baktım ama herkes ilerledikçe karakterlerin oturduğunu yazınca, kitaba devam ettim (sayfa 43 itibari ile karakterler netleşmeye başlıyor). Kitap bittiğinde tekrar başa dönerek sayfa 43’e kadar okuyunca kitap daha da netleşiyor.
Kitapta beni etkileyen bölümler ise;
•Hayatta bazen bir şeylerin gitmediğini fark etsekte bunlar yüzümüze vurulmadan harekete geçemediğimizi (sayfa: 130- ‘Biriyle evlen Iren’)
•Sevdiklerimize karşı alıngan olmadan, enerjik bir şekilde hayata devam etmemiz gerektiğini (sayfa: 64 - ‘Blanka’nın ablasını öpmesi’)
Son olarak, belki bazıları için spoiler olabilir ama karakterleri baştan netleştirmek isteyenler için;
* Bayan Elekes & Bay Elekes - Kızları İren ve Blanka
* Birolar - Bayan Temes & Binbaşı - Oğulları Balint (Binbaşının oğlu)
* Bayan Held & Bay Held - Kızları Henriett
Savaşla birlikte “ben”lerini ve bildikleri yaşamı kaybeden üç aile…
Çok hüzünlü ve umutsuz…Yaşanan onca şeyden sonra başka türlüsü mümkün mü bilmiyorum. Çok daralttı içimi. Bu kadarına katlanmak zor. İnsan her zaman düşleyebilmek ister…
Dilini de sevdim…8️⃣
“Gençliğin artık geride kalmasının, onlardan bir şey ler götürdüğü için değil, tam tersine onlara yeni bir şeyler getirdiği için kaygı verici olduğunu henüz bilmiyorlardı. O yeni olan şey, bilgelik, neşe ya da sağduyu değil, Bütünlük Kavramı'nın dağılmış olmasıydı.”
“Hapislik dönemi sona erdiğinde, aslında kendini, ya kalanıp toplama kampına götürülürken olduğundan daha kötü hissediyordu. Şimdi memleketine geri dönmesi, tamamen altüst olan bir ülkede, yeni koşulları öğrenmesi, kendine yeni bir hayat kurması gerekecekti.”
“Babam yaklaşık bin dokuz yüz kırk iki yılına kadar uyumuştu. Heldlerin yakalanıp götürülmeleri onu uykusundan uyandırmaya başlamıştı. Henriett'in katledilmesi ise onun yerinin dünyayı dikkatle izleyenler arasında olmasını sağlamıştı. Aslında eskiden nasılsa, ondan sonra da öyleydi, ama sadece uyanık, dikkatli ve daha politik.”
Yazarın okuduğum ilk kitabı olması nedeniyle hem biraz meraklı biraz da soru işareti ile başladım. Kitap, genel anlamıyla beni memnun etti.
Önce şunu belirtmek isterim ki kitap, hızlı ilerleyen ve bir çırpıda bitirebileceğiniz bir olaylar örgüsüne sahip değil ama durağan ilerlemesine rağmen de yazarın üslubunun getirisiyle beraber okuru bir şekilde içine çekmeyi başarıyor. Yazarın, kusursuza yakın bir karakter işleme ve karakteri betimleme yeteneği var. Kitapın odağını oluşturan üç ailedeki bir çok karakterin izlerini okumayı bitirdikten sonra da hatırlamanız mümkün.