Kategoriler

Aristoteles
Bilginin varlığı/kalıcılığı’
Edinilen bilgi az bile olsa hastalık ya da benzeri bir başka şey yüzünden büyük bir değişiklik olmadıkça bilginin kalıcı, zorlukla kaldırılabilenlerden olduğu görünüyor.
[13] 14. Hareketin altı türü var: Oluş, bozuluş, büyüme, küçülme, başkalaşma ve yer değiştirme.
Sayfa 71
Reklam
[17] 15. "Sahip olmak" birden fazla anlamda kullanılır. Bir huy, eğilim ya da başka bir nitelik olarak; nitekim bilgiye ve erdeme sahip olduğumuz söylenir. Ya da nicelik olarak, birinin boyu gibi; üç ya da dört kulaçlık boya sahip denir. Ya da bedenin üzerindekiler olarak, pelerin ya da içlik gibi. Ya da onun bir parçasındaki bir şey olarak, eldeki yüzük gibi. Ya da bir parça olarak, el ya da ayak mesela. Ya da bir kaptakiler olarak, örneğin un çuvalı ya da şarap testisi-testinin şaraba sahip olduğu söylenir ya, çuvalın da una, öyleyse bunların hepsinin kaptakiler olarak sahip olduğu söylenir. Ya da mülk olarak, zira eve ya da arsaya sahip olduğumuz söylenir. [27] Bir karıya sahip olduğumuz ya da kadının kocaya sahip olduğu da söylenir ama söylediklerimiz arasında en alakasız görünen sahip olma tarzı bu, zira bir karıya sahip olmak evli olmaktan başka bir şeye işaret etmiyor.
Sayfa 75
[20] Yoksunluk ve sahipliğe gelince, eğer Sokrates yoksa, hiçbiri doğru olmaz, varsa, daima ikisinden biri doğru öbürü yanlış olacak diye bir şey yok. Nitekim Sokrates'in görme yetisine sahip olması Sokrates'in kör olmasının yoksunluk ve sahiplik olarak aksi, ve Sokrates varsa ikisinden birinin doğru ya da yanlış olması zorunlu değil (sahip olmak onun doğasında henüz olmadıkça, ikisi de yanlış), ama Sokrates yoksa, aynı şekilde her ikisi de yanlış olur, görmeye sahip olması da, kör olması da.
Sayfa 65
[13] Bir açmaz var: Acaba düşünüldüğü üzere hiçbir varlığa görelilerden denemez mi, yoksa ikincil varlıkların bazıları için bu mümkün mü? Asıl varlıklar için bu doğru, çünkü ne bütün ne de parça olarak bir şeye göre söylenemezler. Zira bir insana "bir şeyin bir insanı" denemez, ne de bir öküze "bir şeyin bir öküzü" denebilir. Parçalar için de durum aynı, bir ele "birinin bir eli" denmez, "birinin eli" denir, bir kafaya da "birinin bir kafası" denmez, "birinin kafası" denir. İkincil varlıklarda da durum aynı, en azından çoğu için, örneğin insan için "bir şeyin insanı" denemez, öküz için "bir şeyin öküzü", kütük için "bir şeyin kütüğü" denemez, ama birinin malından söz edilebilir. Açık ki bunlar görelilerden değil. Ama ikincil varlıkların bazıları için bir sorun var, örneğin el için "birinin eli" denir, kafa için de "birinin kafası", bunlar gibi her bir şey için de öyle, o halde bunların göreli olduğu düşünülebilir. Öyleyse eğer göreli ilişkinin yeterli bir tanımı verilmişse, hiçbir varlığın göreli ilişkiyle ifade edilenlerden olmadığını ispatlamak epey zor ya da imkansız olur, ama tanım yeterli değilse, ancak olmaklığı belli bir ilişki içinde olduğu şeyle aynı olanlara "göreliler" deniyorsa, belki bunun için bir şey söylenebilir. Önceki tanım bütün görelilere uyuyor, ancak bir şeye kendisi olarak "başka bir şeyin" denmesi, onların göreli olmasıyla aynı şey değil.
Sayfa 33
Reklam
“Bir durumun içinde bulunan kişiye, daha öfkeli bir kişi olduğu için değil, bir duygulanım içinde bulunduğundan daha öfkeli denir.”
Gubbe 172
Zamandaş, kelimenin yalın ve esas anlamında hiçbiri öbüründen ne önce, ne de sonra olmayıp, oluşları aynı zamanda olan nesneler için söylenir.
Gubbe 166
Gerçekte, hiçbir zıd yoktur: Ne insan için, ne de hayvan için zıd yoktur.
Reklam
“Huylar aynı zamanda yatkınlıklardır ama, yatkınlıkların huy olması zorunlu değil. Nitekim huy edinmiş olanlar onlara belli bir biçimde zaten yakın ama, yatkın olanlar her zaman huy edinmiyorlar.”
Karşıtları kabul etmek varlığa özgü bir nitelik.
Adları ortak, ada göre özlerinin tanımı da aynı olanlara eşanlamlılar denir; örneğin hem insan hem de öküz canlıdır, bunlara ortak bir adla canlı denir, özlerinin tanımı da aynı; her biri için canlı olmanın ne de olduğu açıklanacak olsa, aynı tanım verilecek. Hal bakımından değişik olmamalarına karşın ada göre adlandırılanlara türemişler denir;
Yaşam tarzını ve sözlerini daha iyiye yönelten biri, ilerlemesi küçük de olsa, daha iyi olur.
Resim