Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru
Heinrich BöllKatharina Blum'un Çiğnenen Onuru Yorumları ve İncelemeleri
Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru yorumları ve incelemelerini, Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.-Spoiler içerebilir-
Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru-Heinrich Böll
Yazarımız yıkım Edebiyatı ( Trümmerliteratur) yazarlarından olmakla birlikte bu kitapta gerçek bir olaydan esinlenmiş ve kişilerin özel hayatının Batı Almanyada nasıl ayaklar altına alındığını göstermek istemiştir. Ayrıca yazarımız savaş ve savaş sonrasını yaşamış acı, yoksulluk, hastalık gibi sorunları görmüş bu yüzden hiçbir zaman çocuk sahibi olmak istememiştir. Heinrich Böll eserini Hannover Üniversitesi’nde ders veren -68 kuşağın ünlü isimlerinden psikoloji Profesörü Peter Brükher’in yaşadıklarından esinlenerek yazmıştır. Eserin yazımı Almanya’nın terörle yüz yüze geldiği Baader-Meinhof’lu yılların ürünüdür.
Kitapta basın özgürlüğü, çarpıtılmış gerçeklik, bir/birkaç meslek grubuna yönelik çıkar alt başlıklarını da sert bir şekilde eleştirmektedir. Baader-Meinhof çetesi olarak da anılan Kızıl Ordu Fraksiyonuna mensup olduğu iddia edilen Ludwig Götte 'e aşık olan ana karakterimiz Katherine, onun polislerden kaçmasına yardımcı olmuştur. Sonrasında başta Zeitung adlı gazete olmak üzere olay farklı yerlere çekilmiş özellikle bu gazetenin bir muhabiri tarafından çarpıtılmıştır.
Yazar bu romanını yazdığı yıllarda Ünlü Baader-Meinhof olayı nedeniyle yapılan soruşturmalar sırasında bireysel özgürlükler hiçe sayılıyor, insanlara gelişi güzel çamur atılıyor, sonra aklanma kararları çıkarılıyor ve bir anda insan hayatlarının karartıldığı bir dönemden geçilmiş. Özellikle magazin basınının yaptığı sansasyon haberlerinin çok büyük etkisi altında kalınıyor, insanlara gelişi güzel yafta yapıştırılıyormuş.
Romandaki baş karakter Katharina Blum’da böyle bir ortamdan geçmiş hayatı ve onuru hiçe sayılmış. Polis tarafından aranan Götten adında bi anarşist ile bir gecelik ilişki yaşamış olmasından başka bir suçu yokmuş aslında fakat basın’ın çamur atma peşindeki muhabirleri ve polisin kindar soruşturması altında bütün onuru haysiyeti ayaklar altına alınmış ve bu sebeple çevresine adını kötü kadın olarak duyurulmuş…
Kitabın konusu tamamen bu işleyiş altında devam ediyor. Sürükleyiciği mi diye soracak olursanız!. Bana göre çok monoton ilerledi. Kitapları yarım bırakmayı pek sevmediğim için ve Katharina Blum’un sonunu merak ettiğim için okudum. Yazarın bu eleştirel yorumlu kitabının değerlendirmesini okurlarına bırakmış. Sonu sanki kitap yarım kalmış gibi hissettirdi.
Aslında kitap içeriği üzerine söylenebilecek pek bir şeyin olmaması garip, tabi ki böyle deyince Nobel Ödül’lü bir kitap hakkında nasıl bir şey söylenmez diye düşünüyorsunuz. Fakat 1970’li yılların Batı Almanya’sı şu an da o dönemle aynı olmasa da dünyada halen bu tür şeyler olmaya devam etmekte. Bir insanın hele ki bizim toplumumuzda kadının
Günümüz dünyasında sosyal medyanın bu kadar yaygınlaştığı ve insanların başkaları hakkında yazdığı şeylerin iyi veya kötü çok hızlı bir şekilde yayılıp insanların hayatlarının etkilendiği bir zamanda ben herkesin okuyup kütüphanesinde bulunması gereken kitaplardan biri olduğuna inanıyorum. Konusu itibari ile kitap bir kadın üzerindeki emellerini gerçekleştiremeyen insanların medya vasıtası ile bir kadının hayatını nasıl katlettiklerini anlatıyor. Kurgusu güzel ve dilide akıcı bir kitap. Okuduktan sonra bizleri medya ve sosyal medya hakkındaki düşüncelerimizi tekrar gözden geçirmemize sebep olcağına inanıyorum. Şimdiden iyi okumalar.
Hızlı bir polisiye
Değme polisiye romanlara taş çıkartır. Başından beri katilin kim olduğunu bildiğim halde bir sonraki sayfayı da okuma isteğimi durduramadım. Bugün iletişim çok daha hızlı olmasına rağmen yaşananlar dakikalar içinde unutulurken iletişimin çok kısıtlı olduğu zamanlarda geçen bu kurguda pek çok kişinin hayatını etkileyebilmesi beni oldukça şaşırttı. Aralarında yeniden başlama cesaretini kendinde gören, gelecek planları yapabilen tek kişi de yine Katharina oldu. Bilginin manipülasyonu ve elalem ne der kaygısının 4-5 gün içinde pek çok kurulu düzeni bozuşunu kısacık bir kitap.
Kitabı okurken adeta günümüzün bazı görsel ve yazılı medyasını ve hatta sosyal medyayı gördüm. Bir tarafın kişilik hakları yok sayıldığında diğer tarafın özgürlük kavramı tartışılmalıdır.
Medyanın ifade özgürlüğünün bir sınırı olmalı mı ? Mesleki etik ilkelerine bağlı kalmadıkça medya ne kadar çirkinleşebilir?
Kitabın işlediği konu dönemin basın medyasının,insafsızca, gerçeklerden uzaklaşarak bir insanı yargılamasıdır,gerçeklerden sapmasıdır, gücünü kötüye kullanmasıdır ki bugünde bu durum pek farklı değil.
Almanya'nın Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmış zamanlarında geçer. Geçmişi zorluklarla dolu olan bir kadının medyanın yaptığı asılsız haberlerle hayatının etkilenmesi, kişilik haklarının yok sayılması romanın konusudur.Bu kadının tek suçu âşık olması ve polis tarafından arandığını bilmediği bir anarşistle bir gece geçirmesidir.Bir gazete ise tiraj uğruna bu durumu kullanır.Katharina‘nın yakınlarıyla yapılan röportajlar çarpıtılarak yazılır; hakkında “akıllı ve soğuk kanlı” denilir fakat bu tanım gazeteye buz gibi ve içten pazarlıklı olarak yansıtılır. “Nasıl böyle oldu?”hayıflanmaları ,”belliydi sonunda nasılsa böyle olacaktı" olarak aktarılır.Art arda yayınlanan asılsız haberler bir kadının hayatını bir girdaba çevirir.
Kitap,bir gecede tepe taklak olan Katharina Blum'un hayatı üzerinden medyanın toplumsal algıyı ne denli yönettiğini irdeler.Ayrıca medyanın insafsızlığına antidemokratik tavrıyla güvenlik ve yargı da dahil olur.
Büyük bir eleştiri taşıyan romanı okurken günümüzde pek bir şeyin değişmediğini gördüm.