Sanırım hiçbirimiz sabrımızın sınanmasını pek hoş karşılamayız. İnançlı olanımız da olmayanımız da, yüzleşmek zorunda kaldığımız sıkıntılarda, öfkelendiğimizde veya tahammül düzeyimizin aşıldığında hemen sabır diler, sabra sarılırız.
Bazı zamanlarda da bu sabrımızı çeşitli şekillerde sınamaya çalışırız. Şahsen sabrımı görmek veya ölçmek için başvurduğum yöntemlerden birisi de bu paylaşımdaki kitabı okuyarak, kendimi anlatıcının yerine koymak oluyor.
İlk kez sanırım 20 küsur yıl önce okuduğumda Bartleby’nin davranışlarına sabredememiştim ve çeşitli zamanlarda 7-8 defa okuduğumda da sabredemedim. Doğal olarak bu kez de sabredemedim, daha doğrusu tahammül düzeyimi yine aştı. Sonunu bilmeme rağmen, her seferinde sanki Bartleby’nin bu davranışlarının nedenini, kendisini haklı çıkacak bir şekilde açıklayacağı beklentisine giriyorum.
Okuduğum tüm kitaplarda iyi-kötü her karakterin yerine kendimi koyup ölçebilmeme rağmen, bunu başaramadığım tek karakter Bartleby’dir. İşte bu yüzden de en çok sevdiğim, tutkuyla bağlandığım, defalarca okuduğum ve yine okuyacağım kitaplardan biri haline gelmiştir. Melville’ın en az Billy Budd’ı ve Moby Dick’i kadar değerli olan bu kısacık kitabını okumayan varsa, sadece bir saatini ayırıp okusun isterim. Okusun ve lütfen bana bir cevap versin: Hangi yaşanmışlığın nedeni bir insanı gerçek bir Bartleby yapabilir? Ve sizce başkarakter anlatıcı mı yoksa Bartleby mi?