İnsanların hiç bir eğitim almamalarına, bir kitap ya da makale okumamalarına, hatta internette herhangi bir araştırma yapmamalarına rağmen çok şey bildiklerini düşündükleri reklam, aslında başlı başına bir disiplin ve bir çalışma alanıdır. Örneğin, birisi “En iyi reklâm, ağızdan ağza reklâmdır” iddiasında bulunabilir. Ya da benzer biçimde, beğenilen bir moda tasarımcısının en son reklâm kampanyası hakkında “dâhiyane” veya “berbat" yorumları yapılabilir. Bir reklâm ajansında veya bir pazarlama kampanyasında tek bir saat çalışmamış olsalar bile, eleştiride bulunanların söyledikleri, genellikle onaylanır. Çünkü; bir reklâmı övmek veya yermek için uzmanlığa gerek yoktur! Modern toplum bireylerinin, her gün yüzlerce reklâm iletisi aracılığıyla, reklamcılığın yaratıcı ve renkli dünyası ile karşılaşmaları, insanların kendilerini uzman gibi görmelerinin temel nedeni olarak düşünülebilir. Oysa her gün araba kullanan kişilerin, bir aracın performansı, konforu, özellikleri ve hatta aracın tamiri hakkında fikir sahibi olmalarının bir araba tasarlamak veya tamir etmek için yeterli olmayacağı gibi, reklâmlara olan aşinalık da asla uzmanlık anlamına gelmez. Uzmanlık için, reklâmcılık disiplinin doğasının bilinmesi önkoşuldur.
