Kaybolan O Günler; psikolojik bir rahatsızlığı fantastik bir zeminde sunan etkileyici hikayesi ile beğendiğim bir grafik roman oldu. Yaşama atfedilen anlam, kimlik, yabancılaşma, ötekileştirme, toplumsal rollerin bireysel bakışaçısıyla yorumlanması gibi konulara değinen, belli yerlerde hüzünlendiren, sorgulamalara sebep olan ve soluksuz okunan bir yapıya sahip.
Akrobasi ile uğraşan Lubin Marechal, bir dans provası sırasında düşer ve kafasını çarpar. Bu kafa travması sonrasında her iki günden birini yaşamadığını, bilincinin açık olmadığı o kayıp günlerde ne yaptığı konusunda bilgisi olmadığını farkeder. Zaman geçtikçe kendisinde gözlemlediği fiziksel değişimlerin, kayıp günlerde bedenini işgal eden farklı bir kişilik olduğunu keşfeder. Kendisi ne kadar dağınık, düzensiz, mutluluğa ve hazza dayalı bir yaşam sürüyorsa, bu öteki kimlik o kadar titiz, dikkatli, mesafeli, toplum için faydalı bir rol üstlenme yönünde çaba harcamaktadır. Öteki kişiliği ile bir uyum yakalamaya çalışan Lubin'in kayıp günlerinin sayısı artmaya başladıkça durumu değerlendirme şekli değişir. Ailesine, arkadaşlarına, kendisi için değerli olan olgulara ve hayatın anlamına dair sorgulamaları ile birlikte bu durum ile nasıl baş edecektir?
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun farklı bir bakışaçısıyla ve fantastik öğelerle birlikte kurgulandığı bu grafik roman, anı unutturan ve bir solukta okunan sunumu ile önerimdir.