Kayıp Gergedanlar
Cem KalenderHigh Rated Kayıp Gergedanlar Reviews
You can find High Rated Kayıp Gergedanlar quotes, high rated Kayıp Gergedanlar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
8.4Out of 10
Cem KalenderKayıp Gergedanlar
Üç koldan ilerleyen,psikolojik bir kitap.Maraş katliamının odağında,tüm ailesini bu katliamda kaybetmiş Suna’nın veteriner eşi ve dört çocuğuyla geldiği kasabada ki yaşamı,eşi Sümer Bey’in kayıp çobanı ve kayıp gergedanları bulma çabası.
Suna çocuklarını tüm kötülüklerden korumak adına kendince bir düzen yaratıyor,okuma yazmayı kendi öğretiyor,hiç kimseyle görüştürmüyor çocuklar öyle ki ev dışardan görünmesin diye bahçe duvarlarını daha da yükseltecek kadar da korumacı.Maraş katliamının ele alınması ve katliam sahnelerinin dehşeti,acımasızlığı okurken canımı öyle böyle acıtmadı.
Çünkü kendilerine üzecek yanlışlar yapıyorlar. Birbirlerini öldürüp sonrada yas tutuyorlar. Ölenin, gidenin, kaybolanın yasını tutuyorlar. Birbirlerinin dillerini zehirliyorlar. Dillerindeki zehirle konuşuyorlar, konuştukça daha çok zehirleniyorlar. Dil, insanı zehirliyor, acı çektiriyor, insana doğru dürüst bir kimlik, kişilik kazandırmıyor, mikrop gibi insandan insana yayılıyor. Herkes aynı sözcüklerle anlaşıyor, aynı sözcükleri kullanıyor. Bu sözcükler virüs yayıyor. Mikroplar, virüsler nasıl kimseye ait değil; herkese zarar veriyorsa dil de kimseye ait olmadığı için herkese zarar veriyor. Dil, kimseye özel değil çocuklar, herkese yabancı insanı kendine yabancılaştırıyor, İnsanın kendini tanımasını zorlaştırıyor, insanı doğasından uzaklaştırıyor. İnsan hep dilin gerilimine yalanına maruz kalıyor. Düşünün bir çok insan birbirine sevdiklerini söylüyor ama gerçek manada kimse kimseyi sevmiyor.
Kitap iki yönlü bir anlatım tekniğiyle yazılmış, bir kısmında Maraş katliamının tüm gerçekliği içindeki Suna'nın babası Salman bey, diğer tarafta da kafkaesk bir trajedi içindeki Sümer Bey. Ben Sümer beyin kayıp gergedanları aramasını; bir tür paralel evren, bir izdüşüm olarak algıladım.
Basit, akıcı bir anlatım, sayfalar o kadar hızla ilerledi ki kızmaya başlamıştım kendime, basım hataları, editörüne kızdım, bırakıp bırakmama arasında gidip geldim. İyi ki bırakmadım çünkü Kafka'dan, Hasan Ali Toptaş'dan alıştığım kafkaesk akıma olan inancım beni yanıltmadı, Cem Kalender en az onlar kadar iyidir.
Gergedan metaforu, ya da Sümer Bey' in aradığı gergedanları uzun süre düşündüm. Dünyada "gergedanlaşmak" diye bir terim var. Toplumların, sürü haline dönüşmesi, birörnekleşmesi, robotlaşması ve köleleşmesini ifade ediyormuş meğer.
Ve Maraş katliamı, Gurgum adını verdiği şehirde Yafiler ve reşiler - adını verdiği herkesin bildiği mezhepsel isimlere alegorik bir anlam yüklemiştir- arasındaki gerilimi iliklerime kadar hissettim, birazdan 'Allahu ekber' nidalarıyla elinde pala, balta vs. ile kana susamış bir kitlenin üzerime geliyor olma kabusunu yaşadım. Üzdü..
#kayıpgergedanlar arka planda Maraş katliamının anlatıldığı, rüyalarla gerçeklerin birbirine karıştığı sert bir kurgu. Katliamın can alan kısımlarına, katarsis yaşatacak derecede bir açıklıkla yer verildiği için merak unsuru yüksek, akıcı bir roman. Kurgunun gerçek üstü olaylar ve değiştirilen masallar ile süslenmesi, bugün ve geçmiş arasında
Bu bir katliam romanı değil sadece, onun nesiller boyu izdüşümü, bilinçüstü seyri, zamanların ve mekanların birbirine girip çıktığı bir gerçeküstü.
Sonu öfke, umutsuzluk, korku hissi veriyor belki ama çağımızda gergedanları aramak bunları hissetmeksizin mümkün değil.
Öncelikle şunu söylemeliyim belki de yazarı okumaya bu kitabından başlamak benim için talihsizlik, yazar ve kitabı için ise kötü bir tanışma seçimi olduğunu düşünmek istiyorum. Zira ilk kitabıyla 'Ahmet Hamdi Tanpınar Ödülü' almış olması asla tesadüf değildir.
Okurken çok zorlandığım karmaşık olay örgüsü, belki de benim -ki eğer bu bir türse- hiç hazzetmediğim zorlama fantezi kurgudan olacak; bir ara kitabı oracıkta kapatıp yarıda bırakmayı düşünmedim değil. Rastlarsam diğer kitaplarına da bir şans vereceğim söz.