Kayıp Kentin Yakışıklısı
Yılmaz ErdoğanKayıp Kentin Yakışıklısı Reviews
You can find Kayıp Kentin Yakışıklısı reviews, Kayıp Kentin Yakışıklısı book reviews, Kayıp Kentin Yakışıklısı ratings on 1000Kitap.
Doksanlı yılların akıllarda iz bırakan enstrümantal albüm serilerinden en bilinenidir "Yedi Karanfil" serisi. 1997 yılında çıkan ve serinin 5. albümü olan "Yedi Karanfil 5" ise hem kaliteden ödün vermemesi, hem içeriğindeki besteler, hem de üzerine şiir okunan enstrümantal eserler sayesinde dönemin en çok satan, sevilen ve dinlenilen albümleri arasında yer almıştı. Bunda en kayda değer etken de enstrümanları çalan müzisyenlerin ciddi anlamda birer üstat olması ve bestelerin de aynı şekilde en seçkin eserlerden oluşmasıydı. Yılmaz Erdoğan'ın "Yaşayabilme İhtimali" isimli şiiri de bu albümde yer almış ve hemen hemen her yerde duyduğumuz bu şiir artık çoğumuzun ezberinde yerini almıştı. Şiirin belleklerde bir daha silinmemecesine yer etmesinin en önemli nedenlerinden biri Yılmaz Erdoğan'ın okumasındaki güzellikse bir diğer neden de Mazlum Çimen'in ölümsüz yapıtı Saki'ydi elbette. Ve büyük bir çoğunluk Yedi Karanfil, Saki ve Yaşayabilme İhtimali üçlüsü sayesinde tanıdı Kayıp Kentin Yakışıklısı'nı.
Kitabın ve kitaba adını veren şiirin, 1994 yılında "faili meçhul" bir cinayete kurban giden Namık Erdoğan'a ithaf edilmesi ayrı bir anlam katıyor esere. Kitaptaki şiirlerde yoğun bir Cemal Süreya ve Attila İlhan etkisi ve göndermeler görülüyor. Doludizgin bir aşk duygusuyla harmanlanmış politik dizeler barındıran şiirler bunlar. Ve kolay akılda kalacak, kelime oyunlarıyla süslenmiş hoş imgeler eşliğinde okura sunulan dizelerle Yılmaz Erdoğan bizleri lirik bir yolculuğa davet ediyor.
ŞİİR edebiyatın can damarı olabilir. Herhangi bir olayı, yüzlerce sayfayla anlatmak yerine bir kaç dizeye de sığdırabilir. Bazı Yazarlar bu konu da epey usta olabilir. İşte onlardan biri; Yılmaz Erdoğan. Bir insan, kolunun altına kaç karpuz sığdırabilir? Ve yine bu insan bana göre, sanatçı olarak doğmuş olabilir.
Çocukluğundan bir dize...
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan... Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
Ayrılıktan...
*Bir insanı sevmekle başlıyordu her şey ve boşanmak için en az iki şahit gerekiyordu!
Şiir...
*"Şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor," da bahsedilen şair olurum!
Aşk...
*Ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık...
Kızı Berfin'e...
*Habersiz geldin, kusura bakma oralık biraz dağınık...
Şimdi hemen toparlarız sanıyorduk, olmamıştık daha...
Şehir....
*Yine de ışıklar bu kenti güzelmiş gibi gösteriyor geceleri...
İstanbul...
*Yine sen ve yine sensizlik artık bu şehir faşistanbul!
Kendime Not:
Satırları oluştururken yaptığı sözcük tercihleri, satırların oluşumu şiir anlayışıma uygundu. Kitapta yer alan bazı şiirlerini gerek kendi videoları gerekse hayranlarının videoları aracılığıyla öğrenmiştim. Okunabilirliği var.
Yorum(suz)
Türk tiyatrosunun başarılı ismi Erdoğan'ın kulağımda kalan bir iki mısrasını da ihtiva eden ve kütüphanede yıllardır duran kitabını biraz da sayfama ekleme adına tekrar okudum. Edebi yönü tartışmalı ve pek dile gelen arabesk dizelerini!
Öncelikle; 90'ların bulanık sularında faili meçhul bir cinayetle kaybettiği amcası (yani Kayıp Kentin Yakışıklısı) ardından da yazılmış isyan dolu siyasi değinmeler de mevcut eserde: Bir ülkeden bir İÇ ülkeye otobüs, çöle benzetilen bazı kentler, iç savaşlarda rehin alınan yürekler, anlaşılmak için düşünce suçu veya beraatin olabilme isteği, faşistanbul!
Şiirlerinde sis perdesi kalın sayılmaz, vurguların keskinligi tamam olsa da arka fondaki manalar eksik? Süslü ve yerine göre kafiyemsi kelimelerle bütünlük oluşturulmaya çalışılmış. Yeni doğan kızına yazdığı dizeler de dahil!
Bu durumda; her ne kadar şiir konusunda ahkam kesmek istemeyen ama bolca okuyan bir okur olarak eser hakkındaki görüşüm yine de tek kelimeyle sınırlı kalacaktır: Yorum (suz)
DİPNOT: 1 Hassas ruha sahip sanatçılar her dalda başarılı olmak zorunda DEGİL! 2 Etkinin şiddetini arttırmak isterseniz kasedini DE deneyiniz...
Yılmaz Erdoğan'ın 90'ların sonunda çıkardığı şiir kitabı. Hatta yanılmıyorsam kaseti de çıkmıştı. Şimdi bu nesile gel anlat kaset nedir diye. ;)). Baya da çok satmıştı hatırladığım. Yılmaz Erdoğan'ın bir akrabası sanırım darbe döneminde kaybolmuş veya işkence görmüş. Onun adına yazmış bu kitabı. Tabi bunlar akil adam olmadan önce oluyor.
Şiirin kaseti mi olur demeyin. Şiir dinletisi diye birşey var.
Herşeye rağmen güzeldili günlerdi ve şiirlerdi.
Çok sevmeye başladım ben bu şiir olayını. Zaten bazıları daha önceden bildiğim şiirlerdi. Ama yine de tekrat okumak bile insana fazlasıyla huzur veriyor...