Bir söz arıyordum, bir ses duydum...
Sözün peşindeydim. Hoyratça kullandığım, hovardaca harcadığım, sabun köpüklerine üfleyip tükettiğim sözün; hikâyeyi başlatacak, sürükleyecek, sonlandıracak o ilk cümlenin. Bir türlü yazıya dökülemeyen, tam yakaladığımı sandığım anda düşüncenin bulutsu hafifliğine karışıp kaybolup giden cümle... Yitik söz...
O sesi duydum, sözü unuttum, sesin peşinden gittim.