Yazarın okuduğum ikinci kitabı, ilkini beğenmemiştim. Yazarın dili, üslubu çok güzel, bunlara dil uzatmak haddime değil, fakat ilk okuduğum kitabı kısa hikayelerden oluşuyordu ve -bayağı hüzün içerdiğinden olsa gerek- beni sarmamıştı.
Bu kitaba başlamaya ablam sayesinde karar verdim, iyi ki kulak ardı etmemişim tavsiyesini.
Önceki kitaptan dolayı az bi önyargıyla başladım ama daha ilk sayfalarda ilgimi çekmeyi başardı. Daha sonrasında tüm kitabı alıntılamak istedim, bir yerden sonra ise hiç paylaşmamaya karar verdim. Birkaç saniyelik okumalarla yahut hiç okumadan beğenilip geçilecek cümleler değildi kesinlikle. Herkes okumalı, yaşamalı diye düşünüyorum.
Az da kitaptan bahsedeyim. :p
Bir gece radyosunda çalışan, doksanların zorluklarını ve güzelliklerini yaşamış olan, içindeki 'şeytan'ıyla bol bol çatışan bir adamın hikayesi; Tarık Tufan'ın herkesi saran üslubuyla, çoğu yerleri deneme niteliğinde yazılarak anlatılmış.
Defalarca okuyacağımı hissediyorum. 'Herkesin okuması gereken kitaplar' listeme bir kitabı daha ekledim.
( Evet, beğendiğim bir kitabı yine yere göğe sığdıramıyorum. :D)
Herkese keyifli okumalar. (: