Said Nursi, Nur Risaleleri olarak bilinen
külliyatı içerisinde, bilgi problemi, tabiat felsefesi, uluhiyyet, insanların fiilleri ve kader, nübüvvet, âhiret, kıyamet alametleri, iman-günah-tekfir ve siyaset gibi klasik kelâm ilminin bütün konularına dair görüş beyan edip değerlendirmelerde bulunması yönüyle önemli bir isimdir..
Nitekim kendisi de eserlerinin kelám, akide ve usûlüddin ilimleri çerçevesinde görülmesi gerektiğini belirtir..
Döneminde yaygın olan kanaate paralel biçimde o da Islam felsefesinin inanç konularında sadece aklı esas alması, tasavvufun keşf ve ilhama dayanan sübjektif görüşler ileri sürmesi kelâmcıların ise kuru aklî ve felsefi bahislere yer vermeleri sebebiyle Kuran metodundan uzaklaştıklarını, bu ilimlere ait eski kaynakların inanç konularinda yetersiz kaldığını ve eski metotları takip eden kelâm ilminin miadını doldurdugunu ifade eder..
Geçmiș İslâm âlimlerinin görüşlerinden faydalanmak ve kelâmi delil ve metotları da kullanmakla birlikte itikadi konuları işlerken, Kuran'ın ruhuna uygun gördüğü, hem aklı hem de kalbi tatmin edecek bir metot takip ettiği, Kurana ait hakikatlerin dile getirildiği eserlerinin, müslümanların bu konudaki eksikliklerini giderip kelâm ilmine dair kaynaklara ihtiyaç bırakmadığı kanaatini serdeder..