Cem Karaca, bir zamanlar Nazım Hikmet'in bir şiirini okumuştu.Nedense aklımın bir köşesinde bu parçanın girişindeki o eşsiz davudi sesinin yankıları kalmış.
"Çok yorgunum, beni bekleme kaptan..."
...
Arada sırada sokaklarda şöyle bir cümle
duymanız bile mümkündür;
"Fatih Sultan Mehmet mezarından kalksa, bu
şehri yeniden fetheder!"
Neye inandığınız ve içinizde hangi güzel
umutları beslediğiniz, yeri geldiğinde sizleri
kurtaramayabilir.
Aklınızda şu soru belirmedi mi daha ?
"Bu şehrin güzel tarafları yok mu ?"
Bilmiyorum...
Sorduğunuz soruya cevabı yine siz verin.
Belki de bu kadar söylenene, benim kim
olduğumu bile bilmeden hak veriyorsunuz.
O zaman ben size sorarım;
"Bu şehrin hiç mi güzel tarafı yok ?"
Belki de vardır.Fakat sadece iyiye bakmak,
kötüden korunmak değil sadece devekuşları
gibi kafaları kuma gömmektir.Bin bir umutla
yürünen yollar sokaklar ve yine bin bir umutla
beklenen yeni gün...
Burası İstanbul !
Burada umut yok. Kalmadı...
Burası İstanbul !
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı, demiş ya Orhan Veli.Adam romantikmiş hakikaten...
Şimdi olsa böyle mi yazardı acaba devamını, bilmiyorum.
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda, diye devam eder
Ve kapağı koyardı sonuna inan;
Polislerin hiç durmayan sirenleri,
Aşağıda birini vurmuşlar belli.
Bak yaklaşıyor hızla ambulans,
Polisler tetikte...
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı,
der işi bitirirdi..
İnsan beyni, kriz anlarında normal zamanlara göre yüzde seksen iki daha doğru kararlar alır! Zaman kısıtlıdır ve bütün seçenekleri minimum zamanda analitik olarak değerlendirir...