“Herkes ötekini suçluyor, herkes ötekini düşman belliyor ve herkes ötekini ayıplıyor."
Ibn Mukaffâ böyle naklediyor olanı biteni. Yetmiyor, Hind halkının Fevr'in oğullarından Debşelîm'i bir şekilde başlarına getirip ondan medet umarken Debşelîm'in işleri yoluna koyduktan, tahtını güvence altına aldıktan sonra azıttığını, kendisini dev aynasında görmeye başlayıp halkını yaka silker duruma getirdiğini de naklediyor.
Nakledileni nakledersek:
- İşler yoluna koyulduktan sonra azıtmak,
- Kendisini dev aynasında görmek,
- Halkını bezdirmek,
- Zafer sarhoşu olmak,
- Halkı küçümseyerek aşağılamak...
Bozulmanın ve kemale erenin çöküşe geçeceğinin de alâmetleridir aynı zamanda. Maalesef. Dahası, amiyane tabirle bu süreç "ne oldum değil, ne olacağım demek de değil, ulan ne oluyor?!" sürecine kaşla göz arasında geçişi de temsil ediyor.
Kendimize bakıyoruz, herkesin ötekini suçlayıp ayıpladığı, düşman bellediği iklimde gibiyiz. Yine de atfı beyândan ar duyarım çünkü atıf yakışırsa utancın ağırlığı zor gelir.
Kelile ve Dimne, fabl tarzıyla yazılmasının bile bir alâmeti fabrikası olan hayli dertli eser. Tavsiye midir, "hâlâ okumadıysanız size bundan daha kötü musibet olamaz" dedirtecek kadar tavsiyedir.